İpek yolu Asya'dan Avrupa'ya ticaretin doğru yoluydu. Yolun geçtiği ülkeleri ve güzergahlar incelendiğinde, o dönemin şartlarında ne kadar doğru bir yolun seçildiği gün gibi ortadadır. Konumuz futbol ve dönem transfer dönemi... Peki transferde doğru mu yapıyoruz? Yoksa posası çıkmış yıldızlara boşuna para mı döküyoruz? Aslında transferinde dogru bir yolu var. Bu yol Afrika ve Güney Amerika... İngiltere'ye, İspanya'ya, İtalya'ya baktığımızda G. Amerika ve Afrikalı genç yıldızların oynadığını görürüz... Son dönemlerin flaş isimleri Brezilyalı Kaka, Arjantinli Messi, Kamerunlu Eto'o, Fildişili Drogba gibi futbolcuları sayabiliriz Kurdukları sistemle genç yetenekleri alıp oynatıp gerektiğinde satıp para kazanıyorlar. Örneğin bir Kaka'yı ben yaklaşık 10 yıl önce Özcan Kızıltan'dan duymuştum. O dönem Fenerbahçe kulübü adına Brezilya'da futbolcu izleyen Özcan Kızıltan bana "Orhan bir futbolcu var. Kaka adında, süper bir yetenek. Ancak çok pahalı' demişti. Hatırladığım kadarıyla 15 milyon dolar civarındaydı. Ancak Milan gitti aldı... Bugün de 65 milyon euro'ya gözünü kırpmadan sattı. Kesinlikle yeni bir Kaka bulmuşlardır. Kazanca bakılırsa doğru yol bu yol...
Ancak bizde öyle değil Sanki marifetmiş gibi kim büyük paralara futbolcu alırsa o büyük iş yapmış sayılır ve el üstünde tutulur. Ancak çuvalla para ödenen futbolcunun oynadığı takım sezon ortasında çuvallamaya başladığında, o el üstünde tutulan kulüp de başkanı da ve nihayetinde futbolcu da yerle bir edilir. Bu yıllardır böyle, halen de böyle... Halen genç bir yıldız transfer edilebilmiş değil... En genci 27 yaşında, çoğu 30 ve 30 yaşın üstünde futbolcular. Unutmayalım, Roberto Carlos'u 'uçaktan inecek mi, inmeyecek mi' merakıyla bekleyenlerin daha sonra 'Gitsin, posası çıkmış' dediklerini iyi biliriz. Takım iyi giderse kimseden ses yok. Yarıştan kopulduğu anda gerçekler ortaya çıkar, yani Takke düşer, kel görünür! Mesela Baliç, gencecik geldi. Yıldızlaştı ve Real Madrid'e satıldı. Para kazanıldı. Ayrıca önümüzde Appiah örneği var. Galatasaray bu yolu denedi içlerinde Appiah'ın da olduğu birkaç genç futbolcuyu getirdi. Ancak kaleci Kingston tutulurken Appiah beğenilmedi ve kovuldu. Sonrası malum Juventus'ta yıldız oldu... Mehmet Aurelio, sayın Özkan Sümer'in Brezilya'da keşfedip, cep harçlığına aldığı bir futbolcuydu. Bugün paylaşılamıyor. Gençlerbirliği'nde bir İlhan Cavcav keşfi olan Geremi, Türkiye'de yıldız oldu ve büyük paralar transfer oldu. Fenerbahçe, Almanya'dan alıp getirmesine rağmen Okocha'dan bile para kazandı.
Yani doğru örnekler var Güney Amerika ve Afrika'ya gideceksin. Sıcaklara katlanıp araştırıp bulacaksın ve getirip oynatacaksın. Fazla para harcamayıp yıldızlaştırıp büyük paralara satacaksın. Oradan keşfedilip gelen futbolcunun hayali Türkiye değil, İspanya, İngiltere, İspanya'dır. Burada kendini ispat etmeli ki hayallerini gerçekleştirsin. Canını dişine takıp oynayacaktır. Başka şansı yoktur. Kimi Messi olmak ister, kimi Kaka, kimi Drogba veya Eto'o... Bir bakıma Türkiye'yi basamak olarak kullanacaktır. Sonuçta ucuza mal ettiğin bu futbolculardan çok ama çok büyük kazançlar elde edilir aynı zamanda mükemmel de verim alınır Galatasaray'ın UEFA Şampiyonluğu'nu da hatırlayalım. Takım gençlerden kurulu. Başarıya aç karamponlar... Emre, Okan, Bülent, Tugay, Arif, Hakan Şükür, Hakan Ünsal... Başlarında tecrübeli ve futbol aşığı Hagi. Sonuç ne mi? Onur ve gurur... Geçmişte Trabzonspor'un art arda şampiyonluklarına bakın yine gençler var. Beşiktaş'ın Gordon Milne dönemine bakın yine gençler. Para da gençlerde, başarı da... Nihat örnektir, Tuncay örnektir. Unutulmamalıdır ki, dev eserleri taçlar değil onları işleyenler meydana getirir
* * * NOT: Bu yazıda engin fikirlerini benimle paylaşan sayın Uğur Özdemir'e teşekkürlerimi borç bilirim.