Doğruysa Hasan Şaş, Sivasspor'un transfer teklifini teşekkür ederek kabul etmemiş ve şöyle demiş: "Ben Galatasaraylı Hasan'ım. Böyle kalmak istiyorum. Bu yüzdende hiçbir takıma gitmeyip, futbolu bırakıyorum." Galatasaray'da tarih yazanların son şövalyesi Hasan'ın sarı-kırmızılı formalı günleri bir sinema şeridi gibi gözlerimin önünden yürüdü gitti. Ardından da Beşiktaş'ın heykeli dikilecek futbolcusu rahmetli Şükrü Gülesin'in bizlere anlattığı bir hikayesi geldi aklıma. Gülesin, yıllarca İtalya'da top oynadı. Türkiye'ye döndükten sonra Beşiktaş'la ihtilafa düşüp Gündüz Kılıç'ın baskısı ile Galatasaray'a transfer olmuştu. Bir cumartesi günü maça gitmek için kulüpten çıkarken çalan telefonu açıp karşısındakine "Buyurun" demiş. Telefonu açan kişi Gülesin'e soruyor. "Kimsiniz?" Gülesin de cevap veriyor "Şükrü" Adam tekrar konuşuyor "Tanıdım seni, sen Beşiktaşlı Şükrü'sün." Baba Şükrü, Galatasaray'ın maç otobüsüne biniyor ve Galatasaraylı futbolculara şöyle diyor: "Ben Galatasaraylı değil, Beşiktaşlı Şükrü'yüm. Futbol hayatımı bugün bitiriyorum. Hepinize teşekkür ederim." Evet, Şükrü Gülesin'den sonra Hasan Şaş'ın protestosu, "VEFA"yı Vefa bozacısı sanan Galatasaray kulübüne mi, yoksa tribündeki kendini bilmezlere mi?