İstanbul'da düzenlenen Formula 1'e ilgi oldukça düşüktü. Yatırımların karşılığı alınamıyor. Formula 1'i Türkiye'ye getirmek yanlış bir karar mıydı yoksa biz mi doğru değerlendiremiyoruz! Formula 1 pisti yapar, senede 3 gün açarsan oraya kimse gitmez. O yarış pistine, Formula 1'i koyduğun zaman onu bayrak yapacaksın. Başka yarışlar koyacaksın, insanları oraya gitmeye alıştıracaksın. Böyle bir şey yok. Türkiye'de geçen sene doğru dürüst yayınlamadı bile Formula 1. Türkiye'deki seyirci Formula 1'e hiçbir bakımdan hazır değil. Bir de biletlere zam yapmışlar, bir de duyurmamışlar. Ben Budapeşte'deki Formula 1'i seyretmeye gittim. Budapeşte'de otel olmadığı için millet Polonya'da kalıyordu ve her gün gidip geliyordu, Polonya-Macaristan arasında. Polonya'da sınıra yakın ne kadar otel varsa doluydu. Formula 1 izleyicisi böyle. Ama biz yüzümüze gözümüze bulaştırmayı başardık. Dışarıdan gelen adam için de İstanbul'un cazip olması lazım. Gündüz yarışa geliyor adam gece nereye gidecek? O programı adamlara vereceksin. İstanbul'daki gece yaşamının nasıl cazip olduğunu anlatacaksın, pazarlayacaksın. İşbirliği yapılması gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, Otelciler bilmem nesi, İstanbul Resturantlar ve Gece Kulüpleri bilmem nesi hepsi bir araya gelecekler, bu Formula 1 günlerini İstanbul'da bir şölen haline getirecekler. Şu sırada İstanbul'da Kültür Sanat Festivali var mesela. Bir geceliğine, Şakir Eczacıbaşı ile anlaşılacak, o cuma, cumartesi, pazar gecelerine konser konulacak. Mesela cumartesi gecesi boş tribünlerin olduğu yerde Placido Domingo söyleyecek. Placido Domingo için turistik turlar düzenleniyor. Formula 1 pistinde de hazır tribünler de orada konser yapacaksın. Mesela Veliefendi Hipodrumu şehrin ortasında. Otobüsle, dolmuşla gidiyorsun, yayan gidiyorsun. Bu kadar merkezi. Orada Gazi Koşusu'nda yapılan şölenleri düşün. Panayır gününe çeviriyorlar Gazi Koşusu'nu Türkiye Jokey Kulübü. Niye? Gazi Koşusu'nun zaten müşterisi var ama bunun dışında başkaları da gelmesi için zemin hazırlıyorlar. Defileler koyuyorlar, müzik grupları koyuyorlar, şölen oluyor, sabahtan akşama kadar. Sen İstanbul Park'ta ne yaptın? Bana davetiye geldi bir ay evvel. Pit alanında en güzel yer ayrılmış. 'İzlemek ister misiniz?' diye sordular. 'Hayır, teşekkür ederim' diyerek iade ettim davetiyeyi. Ben gazeteci Hıncal Uluç, en iyi yer ayrılmasına karşın bunu geri çevirdim ki şoförlü arabam var. Vatandaş niye o kadar kahrı çeksin, hiçbir cazibesi yokken!.. Bunun için de İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'un sahibi olarak el koyacak. Herkesi toplayacak, Formula 1 için dünyanın 50 yerinden televizyon gelecek. Dünyanın 300 yerinden gazeteci gelecek, bu şehri ne kadar iyi gösterebilirsek, o kadar iyi pazarlarız. Kadir Topbaş'ın aklından geçmiş mi acaba böyle bir şey! Ya da Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı'nın ya da Türkiye Otelciler Birliği Başkanı'nın ya da İstanbul Restaurantlar ve Gece Kulüpleri Başkanı'nın!.. Hayır, kimsenin umurunda değil.