* Denizli, işli güçlü biri olarak bana bir izah etsin bu galibiyetin baldan başka izahı var mı? G.Saray'ın açık ara kazanması gerekiyordu * İlk kez korkak bir Denizli takımı şampiyon olacak. Böylece de bu ülkenin korkakları zafer kazandıklarını iddia edecek * Beşiktaş'ın yendiği gibi, G.Saray herhangi bir takımı yenip şampiyon olsaydı Beşiktaşlılar 'şike var' diye ayaklanırdı
_Beşiktaş favori çıktığı maçta beklemediği bir Galatasaray buldu karşısında. Ancak Galatasaray'ın iyi oynamasına karşın kazanan taraf Beşiktaş oldu.
Kartal'ın galibiyet gollerini de düşünürsek artık Mustafa hocanın 'oldukça şanslı' olduğunu kabul etmesi gerektiğini söyleyebiliriz herhalde! Beşiktaş'ın, Galatasaray'ı yendiği gibi bir maçtan sonra Galatasaray herhangi bir takımı yenip, şampiyon olsaydı Beşiktaş camiası yıllar önce olduğu gibi 'şike var' diye ayağa kalkardı. O kadar üstündü Galatasaray ve o kadar akıl almaz goller kaçırdı ve birisi kendi kalesine olmak üzere de iki tane yenmeyecek gol yedi. 2-3 sene sonra bile Beşiktaş camiası hâla 'O maçta şike vardı' derdi. Türkiye'de ne yazık ki şike iddiaları böyle ortaya atılıyor, böyle konuşuluyor. Bir de üstelik Mehmet Topal'ın attığı golden sonra Yıldırım Demirören'in elini sıktı Adnan Polat. Adnan Polat'ın elini sıkan diyelim ki Ankaragücü'nün başkanı olsaydı, attığı golden sonra o gol ile de Galatasaray, Beşiktaş'ın elinden alsaydı şampiyonluğu bugün Beşiktaşlılar ne diyor, neler yapıyorlardı, çok iyi biliyorum. Çünkü yıllardan beri yapıyorlar! Bu futbol. Futbolda her şey olabiliyor. Hele Beşiktaş'a geldiği günden beri iki maçından birini bal badem kazanan Mustafa Denizli için hiç şaşmamak lazım. 'İşsiz güçsüz takımının' lafı diyor hocam ama işli güçlü biri olarak bana bir izah etsin bakalım; bu galibiyeti. Bu galibiyetin baldan başka izahı var mı?
ÇOK KAVGA ÇIKARDI Açık ara Galatasaray'ın kazanması gereken bir maçtı. 2-1 falan değil, 4-1, 5-1 bitmesi gereken bir maçtı. Hemen hemen her akınında gol pozisyonuna giriyordu Galatasaray. Beşiktaş'ın ne savunması savunmaydı, ne forveti forvet, ne orta sahası orta sahaydı. Buna rağmen maçı kazanan şampiyonluğa yürüyen Beşiktaş oldu. Futbol bu olunca böyle şeyler oluyor. Ha şurası açık; hırslı oynayan, kazanmak için oynayan futbolcular Beşiktaş'taydı. Galatasaraylılar sadece oynadılar. Maça Beşiktaşlı oyuncular gibi asılmadılar. Asılmadıklarının görüntüsü de şu; normal bir Beşiktaş- Galatasaray maçı olsaydı, çok kavga çıkardı, bir yığın Galatasaraylı itirazdan sarı veya kırmızı kart görebilirdi. Ama en bariz pozisyonlarda dahi itiraz etmediler. Beşiktaş çok sert oynadı, çok tekme attı. O tekmelere cevap dahi vermediler, hatta gülümseyerek karşılık verdiler. 'Biz oynuyoruz ama işte oynuyoruz.' Ama bu bile Beşiktaş'ı darmadağın etmeye yetti.
_Beşiktaş sahasında defans yapmayı tercih edip topu genelde Galatasaray'a bıraktı. Bir ara topla oynama oranları 64'e, 36 gibiydi. Delgado'nun sakat olduğu bir haftada Yusuf'u kenarda bırakarak maça başlaması Mustafa Denizli'nin ne kadar korktuğunu zaten gösteriyor. Denizli geldiğinden beri aynı şeyleri söylüyorum. Ben Denizli'yi tanıyamıyorum. Korkak bir Denizli var ve ilk defa korkak bir Denizli takımı şampiyon olacak! Böylece de bu ülkenin korkakları 'zafer kazandıklarını' iddia edecekler. Ben aynı görüşte değilim. Bu şampiyonluk benim açımdan alkışlanacak bir şampiyonluk değil. İkram edilmiş bir şampiyonluk. Sivas tarafından ikram edilmiş bir şampiyonluk, Galatasaray tarafından ikram edilmiş bir şampiyonluk, Fenerbahçe, Trabzon tarafından ikram edilmiş bir şampiyonluk. Bu kadar kötü ve bu kadar korkak oynayan bir takım şu an lider. Düşün lig şampiyonluğunu neredeyse garantilemiş olan Beşiktaş, bu sezon ilk defa ilk 6 sıradaki bir takımı yendi! Ligin tepesindeki ilk 6 takımdan birisini ilk defa yendiler ve şampiyon oluyorlar. Bu bile bu sezon ki şampiyonluğun ne kadar ucuz olduğunu ortaya koyuyor.
İLKELERİNİ TEPTİ Mustafa Denizli zaten bu seneki şampiyonluğun çok ucuz olduğunu hissettiği için bütün ilkelerini teperek sezon ortasında Beşiktaş'ın antrenörü olmayı kabul etti. Böylece Türkiye'de, 'Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi ve Beşiktaş'ı şampiyon yapan tek hoca' olma unvanını elde etmeyi düşünüyordu. Bu hedefine de ulaşıyor. Ama bu hedefe ulaşırken, oynattığı kötü ve korkak futbolu benim bağışlamama imkan yok. Benim ölçülerimde 'gayeye giden her yol meşrudur' diye bir şey yok. Futbolun bir tek gayesi var; seyirci. Futbol seyirci sporu. Televizyon başında oturan da stadyuma gelen de futbol seyretmek ister, tabela seyretmek değil. Bizim tabelacı yazarlarımızın, tabelacı yorumları yüzünden iyi seyirciyi kaçırdık, tribünler amigolara ve şiddet meraklılarına kaldı ve futbol bu hale döndü. Şimdi geri döndürmeye uğraşıyorlar. Ama bu geri dönüş teknik direktörlerden başlamalı. Evvela güzel şeyler sahneye koyacaksın ki seyirci gelsin.