Şampiyonluk hiç kimsenin tek başına mücadelesi ile kazanılamaz. Yönetim, teknik kadro, futbolcular, taraftarlar, klasik değimiyle 'başkandan malzemecisine kadar' herkesin motive olup doğru zamanda doğru işler yapmaları gerekiyor. Beşiktaş'ta ligin ikinci yarısından itibaren yönetim, üzerine düşeni yapmaya başladı. Önce polemiklerden kaçındılar, ortamı germediler, sonra tüm önemli maçlarda kampları ziyaret edip futbolculara büyük destek verdiler. Maddi olarak da her türlü imkanı sağladılar. Mustafa Denizli ve ekibi şampiyonluk stresini azaltmak için her türlü adımı attı. Denizli gerek futbolcularla toplu olarak yaptığı konuşmalarda gerekse bire bir sohbetlerinde onlara özgüven aşıladı, hatalarını söyledi ve bir sonraki maça bir öncekini unutup çıkmalarını sağladı. Futbolcular başta İbrahim Üzülmez, Toraman, Gökhan Zan, Ekrem, Yusuf gibi yerliler olmak üzere, Tello, Bobo, Holosko, Nobre, Cisse, Ernst büyük bir özveriyle oynayıp ligin ikinci yarısına 6. sırada başlayan takımı bu noktaya getirdiler. Taraftar da hem iç sahada hem dış sahada istisnalar hariç görevlerini yaptı. İstisnalar hariç dedik ya o konuyu biraz açalım. Hangi maça taraftar gergin gelip, öncesinde yolları kapatıp kıyameti kopardıysa Beşiktaş puan kaybetti. Öyleyse bu tür gösterişten uzak durmaları gerektiğini anlamış olmaları lazım.
Tekerrür edecek Beşiktaş henüz şampiyon olmadı. Çünkü kazanılması gereken 6 puan daha var. Herkes aynı şekilde üzerine düşeni eksiksiz yaparsa G.Saray derbisinde alınacak bir galibiyet belki de (diğer maçların sonucuna göre) şampiyonluk turu getirecek. Dolayısıyla F.Bahçe maçında yapılan hatalar tekrar edilmemeli ve Beşiktaş bugüne kadar rakibine saygı duyarak oynadığı tüm maçları kazandığını hatırlamalı, pazar günkü derbiyi de aynı saygıyı duyarak oynamalı. 100. yılında Sergen'in golüyle G.Saray'ı yenip tur atan Kartal tarihi tekerrür ettirmek üzere. 100. yıl ruhu geri gelmiş görünüyor. Çok büyük bir aksilik olmazsa büyük engelleri aşarak bu noktaya gelen Beşiktaş evelallah mutlu sona da ulaşacaktır.