Kapalı da bir pankart; Bugün dost yaralanmış yine gönlüm hoş değil. Vedat Okyar ağabeyin her zamanki yakışıklı haliyle verdiği o sevimli poz da süslüyor bu pankartı. Bravo çarşı. Vefa İstanbul'da bir semt olsa da Beşiktaş'ta başka anlamları da var. Vedat ağabeye bir Allah'tan şifalar dilerken Çarşı'ya da sevgilerimi sunuyorum. Ben yazmaya bıktım, Denizli aynı hataları yapmaya bıkmadı. Tello, Holosko, Delgado ve Bobo rakip yarı sahada bekliyor, Ekrem, Gökhan, Toraman, Üzülmez, Sivok diğer yarı sahada bekliyor. Koca orta saha kalıyor garibim Ernst'e. Böyle bir taktik olabilir mi? Beşiktaş'ın golcüleri Holosko ve Bobo kaleye sırtı dönük oynamayı bilmiyorlar. En etkili oldukları pozisyonlar araya atılan toplar ve kanat ortaları. Kağıt üzerinde solda Tello var sağ tarafta ise Holosko ama ikisi de yerlerinde değil? Peki kanat ortalarını kim yapacak? Denizli her hafta yeni bir kumar oynuyor.
Altın tepsiyle sunuldu Diyorum ya kazandıkça yanlışlarını doğru kabul etti. Fenerbahçe eksik, moralsiz, hedefsiz kendi sahalarında bol pas yapıyorlar hepsi bu. Ancak Beşiktaş orta sahayı öyle boş bırakıyor ki, rakibinin iştahını kabartıyor. Yedikleri gol tam bir komedi. Gökhan faul var diye bekliyor, Rüştü pozisyona bile bakmadan hakemle uğraşıyor ve Güiza da tıpkı ilk maçtaki gibi müthiş bir vuruşla golü yapıyor. İkinci gol daha da komik. Belki 50 pas yaptı Fenerbahçe takımı, Beşiktaş da seyretti. Sonra Holosko'nun müthiş golü geldi, Beşiktaş umutlandı ama Denizli yine devreye girdi. İnanılır gibi değil ama Ernst'i çıkardı, Serdar Özkan'ı aldı... Burası sözün bittiği yerdir. Şampiyonluk altın tepsi içinde sunuldu Denizli'ye. Bundan önce iki kez reddettiği gibi yine elinin tersiyle itti. Fenerbahçe ilk yarıda akıllı oynayıp, ikinci yarıda da zamanı eriterek kazanmayı bildi. Helal olsun. Ben dahil birçok kişi başkanların buluşmasından huylanmıştı. Bu maçtaki mücadele buluttan nem kaptığımızı da ortaya koydu.