Beşiktaş başından sonuna kadar fazlasıyla hak ettiği bir final kazandı. Öyle bir oyundu ki son üç sezondur peş peşe gelen Fenerbahçe yenilgilerine toptan fatura kesmek gibi bir şeydi. Eğer Beşiktaşlı futbolcular son çeyrek dakika işi rölantiye almasalar tribünlerden yükselen "beş beş" sesleri beş gollü bir galibiyet getirebilirdi. Mustafa Denizli bu defa şapkadan tavşan çıkartırken Aragones'in kafasını çok fazla karıştırdı. Sağ tarafa bazen Tello'yu, ara sıra Toraman'ı, bazen de Holosko'yu kaydırarak Fenerbahçe'nin o bölgesini felç etti. Uğur Boral'ın oyundan alınmasından sonra Beşiktaş Fenerbahçe'nin sol kanadına daha fazla yüklenebilse inanın yarım düzinelik bir skor bile ortaya çıkabilirdi.
Maçın en güzel hareketi Bu maçta en fazla golü atan Bobo oldu. Attığı gollere gerçekten şapka çıkartılır. Bir o kadar da Tello atabilirdi. Bazen direklere tosladı, bazen de kaleci Volkan'a... Virtüöz Yusuf'u unutmayalım. Öyle bir gol attı ki, doğrusu tribünden anlayamadım. Hadi biz anlayamadık Fenerbahçe kalecisi Volkan nasıl anlayamadı şaşırdım.. Beşiktaş'ta Sivok savunmada en iyilerden birisiydi, oyunda kaldığı süre içinde Toraman sağ tarafı çok iyi kontrol etti. Holosko depara kalktığı zaman Fenerbahçe savunmasını perişan etti. Attığı son gol Bobo ile birlikte bir ortak yapımdı ve gecenin en güzel hareketiydi. Peki maçın yıldızı kimdi? Hiç tartışmasız gollerden herhangi birisine imza atmayan ama Fenerbahçe ataklarına tek başına bile direnebilen muhteşem Gökhan Zan'dı. Beşiktaş İzmir'de "Elde var bir" dedi. Üç maç sonra "Elde var iki" derse şaşırmayın.