Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören, salı günü Paper Moon'da yemek yediler. "Ne olmuş?" diyemezsiniz. 2006 yılında Adnan Polat ve Yıldırım Demirören aynı restoranda buluştuktan sonra, hepimiz ortalığı ayağa kaldırdık. Masa altı hesapları yaptık. Ve iki başkanı da suçladık. Şimdi bu yemeğe, masum bir yemek damgası vurabilir miyiz? Hiçbir şekilde bir araya gelmeyen, zıt fikirli iki başkan nasıl oldu da, üstelik en çok tartışılan ve simge haline gelen restoranda bir araya geldiler? Ve niye böylesine kritik bir zaman diliminde bunu yaptılar? Şimdi soralım bakalım.
Bu iki başkan, aralarında lig ve kupayı mı pay ettiler? Kendilerinden uygun bir karışım mı elde ettiler? Yoksa Türk futbolunun kalkınması ve gelişmesi için projeler mi ürettiler? Sorular cevaplardan utanmazsa, kalemlerimiz daha çok şey üretir. Türkiye'de futbol terörünün ilk sebeplerinden biridir kulüp başkanları. Onların bu zaman diliminde yaptıkları gösteri, medyayla oynamak ve maziyi inkar etmektir. Bana sorarsanız zavallı bir yemektir! Çünkü tarih orda duruyor. Böyle bir yemek sonrasında, yapılan açıklamalar da. Yıldırım Demirören 2006'da ganimeti pay etmişti. Aziz Yıldırım da, "Bu yemek asla tasvip edilmeyen yakışıksız yemektir" diyerek, resmen isyan etmişti. Yalan değil, hepimiz o geceden sonra işkillenmiştik. Şimdi bu yemekten en çok işkillenmesi gereken takım da Sivasspor'dur. Sivas medyası İstanbul'daki "Başkan'ın adamlarını" bastıramayacağı içindir ki... Onların yerine biz haykıralım. "Bu yemek asla tasvip edilmeyen, yakışıksız bir yemektir. Ne zamanıdır, ne de yeridir." Yıllardır birbirlerine söylemedik söz bırakmayan bu iki başkan için... Şimdi bizler ne söylesek yeridir.