Galatasaray'da kim olursa olsun, Fenerbahçe ile baş edemeyecekleri tek konu, kulübe olan maddi bağımlılıklarıdır. Fenerbahçe'nin sportif eşyalarının satıldığı mağazalarda tişörtler, formalar, atkılar, anahtarlıklar ve daha bir sürü şey satışa çıktı mı kısa süre içinde bitiyor. Her zaman söylerim, Fenerbahçeli ister zengin olsun ister fukara, mutlaka gider kulübüne destek olsun diye bir şeyler alır. Gelelim Galatasaray'a... Belki bana kızacaklar ama ben Galatasaraylıları genellikle, "Rozet Galatasaraylısı" olarak görürüm. Onlar bir gariptir. Özellikle mektepliler ve de ağır zenginlerin büyük bir kısmı mutlu günlerde ortaya çıkarlar. Altın rozetlerini takarlar, ellerinde şampanya ya da viski kadehleri ile şampiyonlukları kutlarlar. Sair zamanlarda ise ortada görünmezler. Ne altın rozet kalır, ne kendileri! Asla bırakmayacakları bir şey vardır; o da dedikodu. "Takım şöyle, takım böyle. Bu adam alınır mı? Stat biter mi, bitmez mi? Paralar nereye gitti? Borç dağ boyu oldu..."
Bu fırsatı kaçırmayın Şimdi burada durun... Paralar ve borçları soran Galatasaraylılara deseniz ki, "Arkadaşlar herkes elini cebine atsın, bütçeniz kadar kulübe destek yardımı yapsanız" ne olur biliyor musunuz? Herkes kapıdan kaçarken birbirini ezer. Kimse kırılmasın, ben bu kulübü elli yıldır hem içerde, hem de dışarıda izliyorum. Aksini söyleyen varsa beri gelsin. Bu lafım ortada gözükmeyen zengin Galatasaraylılara'dır. Adnan Polat yeni yapılmakta olan "Türk Telekom Arena" stadının 140 süper locası ile kombine kartlarını satışa çıkarttı. Buradan çok yüksek bir gelir beklediğini açıkladı. Polat yüzde yüz haklıdır. İki üç senede bir stat yapılamayacağına göre bu fırsatı iyi değerlendirmek zorunluluğu vardır. Galatasaray'ı seven büyük ağabeyler için şu günler ellerini ceplerine atıp loca ve bol miktarda kombine alma günleridir. Vermeden almak bu oyunun kuralı değildir. Bu oyunun kuralının birinci maddesi, ama az ama çok sen de vereceksin, eğer bir şey olmazsa o zaman hesap soracaksın.