F.Bahçe, 26 yıl sonra kupaya giden yolda Sivasspor karşısında çok zor anlar yaşadı ama zor anlar da yaşattı. 8 eksikle gittiği deplasmanda lig liderine iyi direndi. Galibiyetle de dönebilirdi. Zaten sezon başından beri söylüyoruz; bu takımın ne zaman ne yapacağı belli değil. O yüzden ne yazık ki F.Bahçe bize doğru dürüst yorum yapma şansı vermedi. İlk devre idare edildi, ikinci yarı başlar başlamaz ise Sivasspor'un direkten dönen iki topu var. Ama ondan sonra da F.Bahçe'nin kaçırdığı pozisyonlar var. Sezon başından beri eleştirilen Ali Bilgin'i çok beğendim. Yasin ile Önder güzel bir ikili olma yolunda. Güiza, ofsayt ile alakası olmayan pozisyonlarla kesilmese 3 gol bile atabilirdi. Ama olsun, neticede F.Bahçe istediğini aldı. Sivasspor için hafta içinde birçok spekülasyonlar yapıldı. "Bülent Uygun, Trabzonspor maçını düşünür" denildi. Ama gördük ki sevgili Bülent takımını tam kadro sahaya çıkardı ve Sivassporlu futbolcular ellerinden gelen her şeyi ortaya koymaya çalıştı. Bu yüzden 8 eksikli F.Bahçe'nin finale kalması biraz daha önem kazandı.
Önder ve Yasin iyiydi Göbek'te oynayan Önder ve Yasin'i beğendim. Keşke hep böyle uyum içinde olsalar da o bölgeye yabancı gelmese. Çünkü yabancı transferi forvet ve orta saha oyuncuları için kullanılmalı. Selçuk ile Deniz'in mücadelelerini de beğendim. Beğenmediğim bir adam var; o da Deivid. İmzayı attığından beri sahada yok. Colin Kazım oyuna girdikten sonra F.Bahçe biraz daha fazla pozisyon bulmaya başladı. Umarım Kazım artık hangi formayı giydiğinin farkına varır. Sahada mücadeleyi yeğleyen ve 26 yıl süren hasreti bitirmeyi hedefleyen F.Bahçeli futbolcuların çabasını izledim. Şu da bir gerçek ki 100 yılı aşan geçmişiyle koskoca F.Bahçe'nin elbette ki ilk hedefi Avrupa ve ligdir. Ama ne yapalım ki bu sezon F.Bahçe için kupayı almak zorunlu hale geldi. Çünkü önümüzdeki sezon Avrupa'ya açılmak için artık tek çare bu. Yoksa gerisi laf-ı güzaf. "Bu kupa ne yazık ki onem kazandı" diyecektim ama 26 yıllık hasret nedeniyle de "önemli değil" diyemiyorum.