24 haftada tam 28 puan kaybetmişti F.Bahçe bu sezon maça çıkarken. Yani sarı-lacivertliler, lig tarihi boyunca en olumsuz sezonlarından birini yaşıyor Aragones'le. Şüphesiz, başarısızlık bir sonuçtur ve her sonucun da kendisinden kat kat büyük nedenleri vardır, bilime göre. Ama bu sezonki performans düşüklüğünü başta Aragones olmak üzere çok kişi, kadro yetersizliğine bağlıyor. Ancak gerçekler hiç de bu gerekçeyi haklı göstermiyor. Buyurun, F.Bahçe'nin çok şeyi olan Alex yok. Selçuk, Volkan ve Gökhan Gönül sakatlık psikolojisini daha yenememişler, keza aynı psikolojiyle Alex'in görevini yapmaya çalışan Deivid kapasitesine ulaşamıyor ama gene de ligin en zor deplasmanlarından biri olan Bursa'da 4. dakika 1-0 öne geçiyor ve maçı istediği şekilde götürüyor ilk 45 dakikada. Sivas ve Beşiktaş'ın beraberliği zor kurtardığı, Trabzon ve G.Saray'ın ise eli boş döndüğü bir deplasmanda ilk yarıda istediğini elde etmişken, Bursaspor da korktuğunu resmen belli etmişken, ikinci yarıda çoğunlukla dilediğini yapamıyor ve rakibine teslim olup, 1-0'ın üstüne yatmaya çalışıyor koca F.Bahçe. Neden, çünkü Semih'in ilerde yalnızlıktan bunaldığı, orta sahanın dirençsiz kaldığı dakikalarda bile, bu sorunların panzehiri Deniz'i oyuna almadı, Türkiye'nin ofansif yönü en kuvvetli, bireysel yeteneği ve zenginliği meşhur kadrosunun bu özeliklerini kullanmayı düşünmedi kenar yönetimi.
Yönetimin yanlışı Bütün bunlar da ispatlıyor ki F.Bahçe yönetiminin bu sezonki en büyük yanlışı, Aragones'le evrensel başarılar yakalanacağını düşünmesi ve onunla yola devam etmekte ısrar etmesidir. Kim ne derse desin ülkelerin, kurumların ve bireylerin potansiyeli çok önemli olsa da kötü yönetimlerin elinde, gerçek değerleri ortaya çıkamaz. Zira her çocuk babasından, her öğrenci öğretmeninden ve her çalışan da amirinden kaçınılmaz olarak etkilenir. Yazık bu kadroya ve camianın özveri ve düşlerine. Bir inat uğruna F.Bahçe'nin düştüğü duruma bakın.