İlk iki kanat topu iki gol getirince ilk 4 dakika sıcacık oldu soğuk havada. Sivas iki santrforla cesaretli gözüküyordu ama orta sahasının göbeğini sadece koşan ancak pas yapamayan adamlarla doldurunca maç boyu sadece 6 şut atabiliyordu. Buna rağmen, çıkarken top kaybı yapmaya yemin etmiş gibi gözüken Deniz ve Deivid'in katkılarıyla öne de geçtiler, dönen topu kullanmanın kıymetini Murat'la bilerek. Soğuk havada takım elbiseyle çıkıp, paltosunu değil aynı zamanda Alex'i unutmak Bülent hocanın hatasıydı. Alan savunması yapacağım diye Alex markajsız kaldı, Brezilyalı hesap kesti. Uğur'un ekstra katkısını herhalde kendisi bile beklemiyordu ama Boral son bir-iki haftadan intikam alıyordu. Böylece de hâlâ tek sanrforla oynatan Dede'nin imdadına yetişiyordu.
Ligin trajikomik yanı İkinci yarıda Uygun, hatasını anlayıp Murat Erdoğan'ı ters ayakla sağa yardıma gönderince Fenerbahçe'nin soldan atakları yavaşlıyor, Onur da Alex'e yapışıyordu. Ama bu sefer de Güiza'nın yerine sanrfor oynaması gereken (!) Lugano gözden kaçıyordu. Emre gizli kahraman oluyor, tüm gol pozisyonlarının bir veya iki pozisyon önünde mutlaka bulunuyordu. Semih ise Dede'ye "Tek ise santrfor, o benim!" diyordu. Balili hamlesi riski maksimuma çıkarmaktı. Zaten dördüncüyü de ondan sonra yediler. Ligin en az yiyenine, ligdeki en kötü sezonunu yaşayan takımın 30 dakikada 3 gol atabilmesi trajikomikti. Yine de iştahı artmış Fenerbahçeli oyuncular bu maçın önemini Sivas'tan daha iyi kavramışlardı. Ne de olsa oynadıkları yer 43 golün 33'ünü yazdıkları Saracoğlu arenasıydı.