Galatasaray, yeni teknik direktörüyle yeni bir sayfa açtı... Bordeaux maçında Bülent Korkmaz'ın işi gerçekten zordu. Bana göre bir enkaz devraldı. Bütün yıl boyunca iyi çalıştırılmayan bir takımın başına geçti. Bülent hoca bu işi yapar mı, yapamaz mı onu zaman gösterecek. Sadece ona bir şans verilmeliydi ki verildi. Yönetim ve taraftar da ona sahip çıkarak desteklemeli. Galatasaray'ı çalıştırmak hiç kolay değil. Bülent hoca da bunun bilincinde olmalı. Elinde iyi bir kadro var. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeli. Bizler de Bülent hocanın bu işi iyi yapıp yapamayacağını zamanla göreceğiz ve ona göre eleştirilerimizi yapacağız. Maça gelince... Golsüz karşılaşmanın rövanşı her zaman zor olur. Nitekim Bordeaux karşılaşmanın daha birinci dakikası dolmadan golü bulunca stat dondu kaldı. Bu golde Meira'nın ıskası da gözlerden kaçmadı.
Boğaz Köprüsü'ne yaklaştılar Ancak futbolcular bu defa inançlıydı. Golü erken yemelerine rağmen erken toparlandılar ve kazanmak için bütün enerjilerini ortaya koyarak mücadeleyi bırakmadılar. Arda'nın son haftalardaki suskunluğuna son veren şık golü sarı-kırmızılı takıma adeta doping oldu. İlk yarının sonlarına doğru Kewell da bizlere Hagi'yi hatırlatan nefis golü atınca bu yarı G.Saray'ın istediği skorla bitmiş oldu. İkinci devreye de fırtına gibi başlayan sarıkırmızılılar, Lincoln'ün asisti ile kale önünde topa çok akıllı vuran Arda ile farkı ikiye çıkardı. Ancak defanstaki bireysel hata hastalığı devam edince Bordeaux bunları affetmeyip peş peşe iki gol bularak durumu eşitledi. Ama bu defa inanç vardı; ya Kadıköy'e gidilecek ya da Kadıköy'e gidilecekti. Başka yol yoktu. Futbolcular da gerekeni yaptı. Yılmadılar ve maçın son dakikasında Sabri'nin golü ile Boğaz Köprüsü'ne yaklaştılar. Bundan sonra hedef belli. Artık zor zamanda geçilen bu tur UEFA'da finale kadar gider inşallah.