Geçen hafta övgüler döşenilen Fenerbahçe bu hafta maalesef sahada yoktu. İlginçtir, bütün lig maçlarını yazan ben geçen hafta Sevgililer Günü nedeniyle yazamadım. Maçın skorunu görünce yazamadığıma da çok üzüldüm. Bütün sezon kötü futbolundan bahsettiğim Fenerbahçe sahada şov yapmıştı. Semih'li Fener harikalar yaratmıştı. Ertesi gün gazetelerde hem futbolcuların ağızlarından, hem de bazı yazarlarımız tarafından "Fener geri dönüyor", "Semih ile bu iş daha güzel oluyor" falan filan bir şişirme, bir şişirme... Ama gerçek şu ki bir hafta önce şişen balon dün akşam Ankara'da patladı. Ya kardeşim boşuna şişirmeyin Fener, bu Fener... Ondan daha da fazla bir şey beklemeyin! Fener'in oynadığı futbolla ilgili her maçtan sonra televizyondaki bütün yorumcular Fener'in oyun sistemini eleştiriyorlar; orta saha geriye dönmüyor, topa basmıyor, toplu hücum toplu savunma yapamıyor... Alan da, satan da memun Sanırım bunların hepsini yorumcu ağabeylerimiz dışında herkes görüyordur. Ama ne yapacaksın? Zorla kolundan tutup geriye koşturacak halin yok! Ya da oynamıyorlar diye dövecek halin yok ki... Bir tek şey yapabilirsin; geri koşmayanları, formasını ıslatmayanları bu takımda tutmazsın. Ama bizim başkanımız ne yapıyor? Onların sözleşmelerini hem yüksek ücretle, hem de parasını tam alacağı şekilde imzalıyor. Bundan şunu anlıyoruz ki alan memnun, satan memnun... Bir tek tribünde ki seyircinin durumu karışık... Hocaya mı, oyuncuya mı, başkana mı kızsın? Başkanın dediği gibi; "hep destek, tam destek" Bu da ne demek oluyorsa? Yani yanlışlar yapılsın, taraftar sussun. Bizler bundan daha iyi bir Fener seyretmek için Brezilyalıların emekliliğini beklemek zorundayız. Başkanın bunları göndermeye hiç niyeti yok. Dünya'da herkes kendi futbolcusuna sahip çıkarken bizde ki bu yabancı aşkıyla biz bunları çok görürüz.