F.Bahçe'nin dün akşamki galibiyeti ve turu geçmesi çok değerli. Çünkü karşısındaki Bursa, özellikle sahasında güçlü bir takım ve de kendileri için bu sezonun en önemli maçına çıktılar. Ertuğrul Sağlam, sahaya takımını tam kadro sürerken tribünler de tıklım tıklımdı. Ligde beklentisi olmayan Bursa, haklı olarak sadece kupaya yönelmişti. F.Bahçe'nin ise çok ağır eleştirilerden geçtiği şu dönemde iyi futbolla aldığı galibiyetten sonra yarı finale çıkması gerçekten alkışlanacak bir olay. Hafta içinde yapılan benim de dahil olduğum bu eleştiri furyasında Aragones'in kendi payına çıkardıklarını sahada uygulamaya koyması doğrusu beni de sevindirdi. Sezon başından beri ne diyoruz? "İlerde tek başına oynayan Güiza'nın şu ana kadar attığı 4 gol bile başarıdır." Güiza'nın attığı golü şöyle bir aklınıza getirin. Ceza sahası içinde tam 6 tane sarı-lacivertli futbolcu var. Ve oralarda önüne düşen topu asla affetmeyen Güiza, görevini yapıp golünü atıyor. "Asla affetmeyen" diyorum, merak eden İspanya'da attığı golleri internetten girip bir baksın.
Alex'ten başkası atamazdı Ne yazık ki böyle iyi bir golcüyü, ülkemizde hem de F.Bahçe gibi bir takımda kontratak adamı haline getirdik. Semih ile yan yana oynaması için bir yalvarmadığımızın kalmasının nedeni de budur. Sağ tarafta Gökhan'sız olmuyor. Gökhan olmayınca Deivid de olmuyor. Yani bu ikiliyi, çok önemli nedenler haricinde ayırmamak gerek. Bursaspor, Kadıköy'de aldığı 1-0'lık yenilginin üstüne çıkabilmek için oyuna agresif başladı. Sağlam, skor üstünlüğünü ele geçirmek için çift santrfor tercih etti, risk aldı. Bu da rakibi üzerine çekip, ileriye adam kaçırma taktiğini düşünen Aragones'in işine yaradı. Alex için geldiği günden beri methiyeler düzen bir yazar olarak, dün akşamki performansının eleştirisini, sürekli olarak bu takımdan gitmesini söyleyenlere bırakıyorum. Goller için söylenecek bir şey yok. Onları zaten Alex'ten bir başkası kesinlikle atamazdı.