Cuma gecesi, 01.30... Beşiktaş'ın Çilekli Tesisleri'nin yanındaki benzincide, siyah bir Audi A3 otomobil park etmiş durumda... İçinde iki genç kız var. Belli ki birini ya da birilerini bekliyorlar... Bir süre sonra siyah bir Porsche otomobil geliyor benzinciye. Gelen, ünlü bir futbolcu. Doğruca kızların yanına gidiyor. Kısa bir sohbetin ardından iki araç aynı istikamete doğru peşi sıra çıkıyorlar benzinciden... Bu tür iddialar gırladır. Spor servislerine gelen ihbarların haddi hesabı yoktur. Büyük kısmı da uydurmadır. Ayrıca gerçek bile olsa özel hayata girmeme adına görülmez böyle haberler. Ama bu kez durum farklı. Birincisi, olayın tanığı yakın bir arkadaşım. İkincisi de perşembe maç oynayan, cuma gece yarısı İstanbul sokaklarında tur atar, cumartesi antrenmana çıkan o futbolcu, pazar günü sahada yığılıp kaldı. Nabzı 230'a çıktı çünkü. Doktorlar, "Stres ve yorgunluktan" diyor. Arda ise "Bir aydır uyku sorunu çekiyorum. Türkiye'de oynayıp stresli olmamak imkansız. Yenilince sokağa çıkamıyoruz. Bir aydır uyku sorunu çekiyorum" diyor. Vaziyet aslında tam bir Nasreddin Hoca fıkrası. Herkesin kendi bakış açısından haklı olduğu bir durum yani... Üst düzey futbolcular için sezon ağustosun ortalarında başlıyor. Galatasaray takımı örneği üzerinden gidersek, 17 Ağustos'taki Süper Kupa maçıyla başladı sezon. 1 Süper Kupa, 12 lig, 6 Avrupa, 2 Fortis Kupası, 5 milli maç oynadı sarı-kırmızılı oyuncuların büyük çoğunluğu... Derken, 92. gün Arda'nın kalbi "Yeter" dedi. Peki ama neden Arda'nın kalbi "Yeter" dedi ve neye "Yeter" dedi? Sadece yoğun futbola mıydı isyanı? Arda olayından sonra lafa "Futbolcu makina değildir, maç takvimleri hafifletilmeli" diye başlayanlar haklı mı peki? Bu konu zaten uzun süredir gündemde. UEFA, altın yumurtlayan tavuğu olan Şampiyonlar Ligi'ni bile, takvimi hafifletmek adına tek grup elemesine indirmedi mi? Milli maçlar bile takvim içine alınmadı mı? Hepsi yapıldı. Yeni "futbol düzeni" oturtuldu yani. Hem de 3-5 yıl önce... Yüzlerce kulüp, binlerce futbolcu, hafifletilen yeni takvimle uyum içinde yaşayıp gidiyorlar. Yaşayamayanlar, yaşantısına dikkat etmeyenler... Arda sözlerinin pek çoğunda haklı olabilir. Stres altında olabilir. Bu, Arda'ya ya da Türkiye'ye özgü bir durum değil ki... Daha 2 gün önce Luxemburgo'yu dövdü taraftarlar. Türkiye'de en azından yıllardır böyle uç örnekler yok. Ayrıca stres, onun işinin bir parçası zaten. Stresten kurtulmanın yolunu, geceleri yollara düşmeden de bulabilir. Bu noktada kulübe ve yöneticilere de görev düşmektedir kuşkusuz. Fakat henüz 21 yaşında, diğer meslektaşları yola devam ederken, kendisi tökezliyorsa, Arda biraz da aynadaki adama bakmalıdır...