Mustafa Denizli'nin Beşiktaş'a "cesaret" ve "kazanma hırsı" aşıladığı bir gerçek. Ancak 5 maçlık Denizli döneminin, 6 maçlık Sağlam döneminden daha "başarısız" olduğu da bir gerçek. Denizli, bu hafta Eskişehirspor'u yense bile aynı maç sayısında Ertuğrul Sağlam'ın 3 puan gerisinde kalmış olacak. İlk yarının sonu yaklaşıyor. Geride kalan 11 haftaya bakıldığı zaman, Beşiktaş'ta iki büyük eksiklik kendini hemen hissettiriyor. Birincisi, hâlâ oturmuş bir sistem yok. İkincisi de ideal bir 11 henüz ortaya çıkmış değil. Savunmanın ve orta alanın sağı ile solu, ışık saçmıyor. Delgado, Sivok, Zapo, Tello vasatın üstünde oynarsa, Nobre savaşırsa, Bobo gol atarsa Beşiktaş kazanıyor. Ancak bunlardan ikisi vasatın altına düşerse, işler tersine gidiyor. Bazı örnekler verelim... Beşiktaş 11 sınav içinde zorluk derecesi yüksek hiçbir maçı kazanamadı. Trabzon'da bırakın golü, rakip kaleye şut atamadı. Belediyespor beraberliğinde, futbol bir felaketti. Evdeki Sivas beraberliğinde ise galibiyeti hak edecek bir oyun yoktu. Kayseri'deki ilk yenilgide Cisse ile yarım yamalak bir pozisyon dışında hiçbir şey yoktu. En gerilimli deplasman olan Bursa'da ise istatistikler ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. Beşiktaş, Bursa'ya sadece 1 pozisyon verirken, iki net fırsat kaçırdı. Bursa maçının akılda kalan tarafı, Beşiktaş'ın rekor sayıda korner kullanmasıydı. Ne var ki 17 kornerin hiçbirinde Bursaspor kalecisi ve savunması en küçük bir rahatsızlık yaşamadı. Delgado; İnönü'de şahin, deplasmanda güvercin... Sivok yoksa, savunma ve orta alanın balansı bozuluyor. Çok kişi farkında değil ama Beşiktaş'ta büyük işleri Tello yapıyor. Bursa'da kaçan 2 golün hazırlayıcısı yine Tello idi. Devre sonuna 6 maç kaldı. 4'ü içeride, 2'si dışarıda. Beşiktaş'ın 4 maçı kazanması yetmez. F.Bahçe ve G.Saray deplasmanları puansız biterse, Beşiktaş yeni yıla huzursuz ve bunalımlı girer.