Ne Delgado, ne Tello, ne Nobre, ne Holosko, ne Bobo, ne de Serdar Özkan. Alın birini vurun ötekine. Hiçbiri yıldız falan değil. Yıldız dediğin kötü sonuca isyan eder. Oyuna ağırlığını koyar. Maçı kotarır, alır, götürür. Bunların hiçbirinde bu özellik yok. Holosko sağdan girmiş, Nobre ceza sahası içinde bekliyor. Yapacağı tek şey topu doğru yere atmak. Hayır o böyle yapmıyor, saldım çayıra mevlam kayıra misali gönderiyor ceza sahası içinde. O zaman nerede kaldı Holosko'nun yıldızlığı. Beşiktaş 17 korner kullanıyor. Şaka gibi. Şampiyonluğa oynayan takım bunlardan birini değerlendiremez mi? Yıldız oyuncularınız yoksa değerlendiremezsiniz. Bakın ben size bir şey söyleyeyim dün Beşiktaş'ın kadrosunda Lugano olsa en az iki gol atardı. Sadece top takip ederek yapardı bunu. İvankov topu elinden kaçırıyor, beş metre önüne düşürüyor, Delgado kılını kıpırdatmadan seyrediyor.
Ev kedisi Delgado! Tello aldığı her topu kaybediyor, Holosko ortalarda görünmüyor, Nobre her zaman gittiği yerlere gitmiyor vs. Gol ümidi olarak giren Serdar Özkan altı pasta önüne düşen topu dışarı gönderiyor. Ondan ne köy olur, ne de kasaba. Aynı dönemin futbolcusu Arda'nın nerede olduğuna bakın, bir de Serdar Özkan'a bakın. Delgado başka bir hikaye. Ev kedisi! Kibar Feyzo! Bir tek ikili mücadele kazanamıyor. İnönü'de Kartal, deplasmanda serçe! Fener nasıl Alex olmadan oynamaya alıştıysa Beşiktaş da Delgado'suz oynamayı öğrenmelidir. Yoksa işi zor. Peki bu kadar oyuncusu dökülürken sadece savunmasıyla ayakta kalan Beşiktaş dün sahadan üç puan alamaz mıydı diye bir soru aklınıza takılmış olabilir. Öyleyse cevap verelim. Alabilirdi! Eğer üç kornere bir penaltı verilseydi.