Yapılmış küçük işler, planlanmış büyük işlerden çok daha iyidir, der Marshall. Ertuğrul Sağlam'dan başlayıp, Tigana, Çalımbay, Del Bosque derken Rasim Kara'ya kadar gidin. Göreceksiniz ki hepsinin Beşiktaş'la ilgili muhteşem planları vardır. İşte tam da o noktada Mustafa Denizli'nin diğer adı geçen teknik adamlarla farkını anlamanız mümkün olacaktır. Denizli, gerçekleşmesi imkansız büyük planlar yapmak yerine, sonuca hemen varacak küçük icraatlar yapıyor. Misal, Ertuğrul Sağlam bildiğim kadarıyla 26 değişik onbir çıkarmıştı sahaya. Deneme tahtasına dönmüştü Beşiktaş. Tigana ona keza. Peki Denizli hiç deneme yapmaya ihtiyaç duymuyor mu? Duymaz mı? Yapıyor da bir yandan...
Tabii yerine ve zamanına göre. Kalkıp ligin en kritik maçında, en önemli oyuncuların yerlerini değiştirmiyor. Arayış için kolay maçları tercih ediyor. Antalya önünde Ekrem Dağ'ın sol bek oynaması bundan. Aslında çok uzatmaya gerek yok. Denizli, her açıklamasıyla, her icraatıyla farkını ortaya koyuyor. "Gol yemekten ve yenilmekten korkamayan bir Beşiktaş izleyeceksiniz!" dediği gün benim bütün desteğimi zaten kazanmıştı. Bir teknik adamın hedefi, teşhisleri, tedavi yöntemleri doğruysa hedefine varamasa bile onu yürekten alkışlarım. Beşiktaş şampiyon olur ya da olamaz bu çok önemli değil. Kartal'ın başında, elindeki kadronun gücünü ve sınırlarını bilen, o sınırları sonuna kadar zorlayan, taraftarın inandığı çok iyi bir teknik adam var. Önemli olan da budur. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzon da istenen noktaya gelirse bu lig tadından yenmez. Aksi halde, Beşiktaş açık ara yapar, Gaziantep, Bursa, Sivas ve Ankaraspor da ikincilik yarışında, diğer büyükler kadar söz sahibi olur. Bu arada bir şeyi ısrarla vurgulamak istiyorum. Beşiktaş taraftarı rakiplerle uğraşmaz, kendi kendine bela okuyan tezahüratlar yapmazsa, sahadaki oyuncular bir başka coşuyor. Antalya maçı bu açıdan muhteşemdi. Bu böyle devam ederse, sahadaki futbolcu ile tribündeki taraftar kenetlenir ve Beşiktaş'ın işi çok daha kolaylaşır.