- Son vuruşların tabelaya yansımasına göre maç yorumu yapıyoruz. Asıyoruz, kesiyoruz ya da göklere çıkarıyoruz - Trabzon ve Olympiakos maçlarındaki Galatasaray kötüydü. Benden başka "Kötü" diyen yoktu. Niye? Çünkü bu iki maçı kazandı - Türkiye'de futbol eleştirmenliği bitmiş. Bu kadar alt düzeyde tabelacılığa "Gazetecilik" demek çok ayıp
İlginç bir haftayı geride bıraktık. Fenerbahçe, Arsenal'den 5 yerken, Bursa'yı aynı skorla geçti. Buna karşılık Olympiakos karşısında son dakikalarda pozisyon verse de iyi bir futbol sergileyen Galatasaray, Eskişehir'den fark yedi.
Bu farklılık nereden kaynaklandı? Bu senin söylediğin, skor medyasının ortaya koyduğu ayna... Bu maçların hiçbirinin birbirinden farkı yok. Siz tabelaya bakıyorsunuz, öyle yazıyorsunuz. Galatasaray-Olympiakos maçının, Estonya- Türkiye maçından farkı neydi? Galatasaray 1 tane attı, biz Estonya'ya 1 tane atamadık. O '1 taneyi atamadık' diye Fatih Terim'in canına okudular, o '1 taneyi attı' diye 'Galatasaray kurtuluyor', 'Galatasaray iyi yolda', edebiyatı yapıldı. Son saniyede De Sanctis'in akıl almaz hatasından gol olsaydı, bunlar yazılacak mıydı, bunlar söylenecek miydi? Skibbe yerden yere vurulacaktı. Belki de şu anda gönderilmişti. Hele de Eskişehir'e yenildikten sonra gitmişti Skibbe!.. Türkiye'de tabela yazıyor sadece... Çok ayıp... Kimsenin maçı analiz ettiği yok. Kimsenin hocayı analiz ettiği yok. Kimsenin oyunu analiz ettiği yok. Analitik düşünceyi bırakmışız biz... Kazandı, 'Skibbe iyidir, Galatasaray iyidir', kaybetti, 'Bundan beteri yok.' Fenerbahçe'nin 5-2 yendiği maç ile 5-2 yenildiği maç arasında hiçbir fark yok. 5-2 yenildiği maçı 5-2 kazanabilirdi, 5-2 yendiği maçı da 5-2 kaybedebilirdi. Bunu gören yok, bunu anlatan yok. Tabela üzerinde Aragones ve Fenerbahçe yerin dibine batırılıyor, öbüründe Fenerbahçe ve Aragones övgüye tutuluyor. İnanamıyorum. Hayatımda gördüğüm en kötü Bursa'ya karşı oynadı Fenerbahçe... 4-0 yapana kadar... 4-0'dan sonra Bursa biraz inançlı olsaydı 4-4'ü bulabilirdi. O zaman bugün Aragones var mıydı? Aynı maçtan söz ediyorum!.. 'Şu pozisyon değişik olsaydı, sağ yerine soldan gitselerdi' demiyorum... Aynı pozisyonda, aynı vuruşlarda Bursaspor biraz daha talihli olsaydı, Fenerbahçe kadar mesela... Ya da Fenerbahçe, Arsenal maçındaki kadar talihsiz olsaydı... En son vuruşların tabelaya yansıyıp, yansımamasına göre maç yorumu yapıyoruz, insanları asıyoruz, kesiyoruz ya da göklere çıkartıyoruz.
BEŞİKTAŞ DEĞİŞTİ Üst üste gelen bu maçlar o kadar güzel oluyor ki!.. Türk basınının takkesini düşürüp ortaya koyuyor. Trabzon maçındaki Galatasaray kötüydü; benden başka "Kötüydü" diyen yok. Olympiakos maçındaki Galatasaray kötüydü; benden başka "Kötüydü" diyen yoktu. Çünkü Trabzon ile Olympiakos maçlarını kazandı. Eskişehir karşısında aynı Galatasaray oynadı, aynı futbolu oynadı. Bu sefer 4 yiyince Galatasaray'dan kötüsü yok. Hadi canım sen de!.. Türk spor medyasından kötüsü yok. Ben bu kadar kötü bir medyaya dünyanın hiçbir yerinde rastlamadım. Bu spor medyası, bu Türk spor okuyucusuna layık mı? Ayıptır. Hakikaten ayıptır. Trabzon, Galatasaray'a 19 şut attı. Galatasaray, Florya'da Galatasaray PAF Takımı'yla oynasa 19 şut atamaz o PAF Takımı'na!.. Utanmadan bütün Türk spor medyası Meira'nın ikinci ön libero olarak oynamasının Galatasaray savunmasını nasıl güçlendirdiğini, Galatasaray'ın nasıl iyi savunma yaptığını anlattı. 19 şut atmış adam!.. 'Nasıl iyi savunma bu?' demezler mi adama!.. Kardeşim utanmıyor musun sen? 19 şut attırmış bir savunma nasıl iyi olur? Böyle bir şey olur mu? Nerede oynandı maç; İstanbul'da... Ali Sami Yen'de, Trabzon 19 şut atıyor, o Trabzon kötü; Ersun Yanal'ı yerden yere vuruyorlar. Skibbe'nin, Meira'yı öne çekmesi harika buluşu oluyor. İnanamıyorum. Beşiktaş berabere kaldı İstanbul'da... Bir tane gazetede, bir tane yorumda okudun mu; Beşiktaş'ın iki stoperi Sivok ve Zapotocny'nin nasıl hücuma katıldığını, nasıl 5. orta saha adamı, 3. forvet gibi oynadıklarını!.. Stoperden söz ediyorum. Beşiktaş'taki oyun değişikliği, düşünce değişikliği bu!.. 1-1 bitti ya!.. Bunu anlatan yok. 'Ballı Mustafa'nın balı bitti.' Böyle gazetecilik yok. O maçtaki Sivok'u, o maçtaki Zapotocny'yi eleştireceksin sen, onu anlatacaksın. 'Niye çıkıyorlar' diyebilirsin. Hiç itirazım yok. 'Çıkmaları harika oluyor.' Ona da itirazım yok. Ama o çıkmayı bir fark et ya!.. O çıkmaların Beşiktaş'ın futbolunu nasıl etkilediğini bir gör.
UYGUN GÖKLERDE İstanbul'da Beşiktaş ile 'berabere kaldılar' diye Bülent Uygun göklerde... Yok ya!.. Sen oyunu kendi yarı sahanda planlamışsın, bütün maçı öyle oynuyorsun. Savunmada oynamak ne demek? Sivas liderliğe oynayan bir takım ama hücumda kontratağı düşünüyor. Şimdi elinde 2 tane santrfor var. Herve Tum ve Balili... Herve Tum rakip 18 içinde oynadığı zaman etkili olabilen bir santrfor tipi. Sivas'ın 'rakip 18'de oynama' diye bir düşüncesi yok. Buna rağmen Tum ile oynadı maçı ve 10 kişi oynadı. Farkında değil 10 kişi oynadığının Bülent Uygun. Balili, Türkiye'nin en iyi kontratak santrforu. Sivasspor kontratak oynuyor ama 18'de gömülü santrforla oynuyor. Balili kenarda otururken... Bunu kimse sormuyor. 'Sivas yenilmedi. Aslan Bülent Uygun.' Yoo.. Türkiye'de spor eleştirmenliği, futbol eleştirmenliği, futbol yorumculuğu bitmiş. Hakikaten bitmiş. Bu kadar alt düzeyde tabelacılığa 'Gazetecilik' demek çok ayıp bir şey.