Son yıllarda Fenerbahçe'de hemen hemen her konuda kurumsallaşma çalışmaları başarılı sonuçlar vermiştir. Fakat futbol şubesiyle ilgili alınan kararlar ve uygulamalar sayın başkanın bireysel tercihlerine bırakılınca maalesef bu yıl Fenerbahçe'de müthiş bir çöküntü dönemi başlamıştır. Bu gidişatı geçen seneden beri tasvip etmeyen ve sık sık da dile getiren bir köşe yazarı olarak bazı dostların tepkilerini toplasam da hiç üzülmüyorum. Camiada sayın başkan dahil Aragones yönetimindeki teknik kadro ile oyuncuların kan uyuşumlarının bir türlü tutmadığı gerçeği bütün Fenerbahçelilerce kabul görmektedir. Kimseyi daha fazla rencide etmeden ve olayları da ciklet gibi uzatmadan hoca ile kulubün yollarının ayrılacağı artık kesin gibi görünmektedir. Fenerbahçe'nin bu yıl ligde kötü başlangıç yapması, yeni bir kan değişimiyle pozitif yönde gelişme kaydedemeyeceğini kimse iddia edemez. Fortis Türkiye Kupası daha yeni başlayacaktır. Şampiyonlar Ligi'nde durum UEFA şansını matematiksel olarak devam ettiğini de kimse inkar edemez.
Kalp krizi geçirmeden! Teşhisi benim gibi yapanlar doğal olarak tedaviyi de söylememi bekleyeceklerdir. Kısa yoldan, uzatmadan yazıyorum. 1- Fenerbahçe'nin öncelikle uluslararası nitelikte bir menajere ihtiyacı vardır. Önerim: Kulübü çok seven, camiada kabul gören Pierre van Hooijdonk'tur. 2- Fenerbahçe'nin arama tarama ve analiz yapabilecek bir koordinatöre (CIO) gereksinimi vardır. Önerim: Fenerbahçe'nin öz evladı Rıdvan Dilmen'dir. 3- Fenerbahçe'nin yeni teknik direktöre de ihtiyacı var Bu teknik adam; Fenerbahçe'nin futbol karakterine uygun, dünya vitrininde çok iyi tanınan, gençlere önem veren ve de menajeriyle, koordinatörüyle futbol ahengi sağlayabilecek biri olmalıdır. Önerim: Frank Rijkaard'tır. Eğer Fenerbahçe başkanı ve yönetimi isterlerse 24 saate bu değerli üçlüyle masaya oturur ve futbolun gelecek 3-5 yılını onlara emanet ederler. Sevgili başkan ve yönetim, gerçekten futbolda kurumsallaşmayı arzu ediyorlarsa ve kalp krizi geçirmeden maçları bu ekiple huzurla seyredebilirler.