Beşiktaş karşılaşmasından sonra birinci perdenin kapandığını söylemiş, Galatasaray mücadelesinin bitiş düdüğüyle sonlanacak ikinci perde boyunca başarılar dilemiştim. Ali Sami Yen'den alınacak sadece 1 puan ile bu dileğin gerçekleşmesi mümkün olacaktı. Olamadı... Aslında Trabzonspor lider Beşiktaş'ın 1 puan gerisinde iyi bir yerde. Ancak Galatasaray maçı birçok şeyi değiştirdi maalesef. Hava kayboldu. 3 maçta yenen 7 golle "savunması sağlam" imajı yerle bir oldu. "Trabzon bir yere kadar gelir, sonrasını başaramaz" sözü haklı gibi göründü. Trabzonspor, sanki "Geçen sezonun Sivasspor'u" kılığına büründü. Doğruya doğru: İki büyük maçta galibiyet alamayan, gol bile atamayan takımın şampiyonluk adaylığının ciddiyeti tartışılır. Ancak rakipleri ve tarafsız gözlemciler bunu yaparken Trabzonsporluların yapması gereken takımına ve yönetimine tam desteği sürdürmektir. Yoksa pazar gecesi kendilerinin ve çocuklarının yaşadığı üzüntünün sürmesi kaçınılmaz olacaktır. Oysa yeni bir takım olan Trabzonspor'un her gün üstüne katarak, devre arası veya sezon sonu takviyeleriyle hedefe ulaşması büyük olasılıktır. Ve bu şans kaçırılmamalıdır.
Eleştireceğiz elbette Bu demek değildir ki Trabzonspor'u hiç eleştirmeyeceğiz, hiç uyarıda bulunmayacağız. Yolun başında uyardıysak, üstelik bir de haklı çıktıysak bu artık görev olmuştur bizim için. Ortak sorumluluktur bir anlamda. Trabzonspor kurmay heyeti ilk hatayı en zayıf halkayı güçlendirme konusunda yaptı daha işin başında. Ne yapıp edip deneyimli bir yabancı konacaktı kaleye. Yönetici arkadaşlar hocanın kaleci konusunda acele etmemeyi önerdiğini söyleyebilirler, ancak bu bir şey ifade etmez. Paranın transfer sezonundaki öncelikli sorun olmadığı harcanan trilyonlardan belli. Yani işi ucuza getireceğiz diye beklemek, üstelik Afrika kökenli ve ihtilaflı aday belirlemek makul değildi. EURO 2008 finallerinde oynayan kalecilerden birini Colman'a verilen paraya getirebilmek mümkündü oysa.
İyi bir kaleci olsaydı İnanın Trabzonspor iyi bir kalecisi ile Ali Sami Yen'de kaybetmez, şampiyonluğun en önemli adayı olurdu. Kaleci konusu havuz problemi gibidir. Anlaşılması kolay, çözülmesi şarttır. Havuzun dibinde bir delik varsa, yukarıdan ne kadar su verirseniz verin dolduramazsınız, yani büyük hedefe kesinlikle ulaşamazsınız. Sadece genç bir çocuğumuzu boş yere kapasitesinin üzerinde zorlayıp ağır eleştirilerin odağı yapmış olursunuz. Ne o mutlu olabilir, ne siz ne de camianız. Trabzonspor aslında takım oyunu konusunda epeyce yol almış ancak kişisel ve günlük yetersizlikler nedeniyle kayba uğramıştır. Kısmen alternatifli bir kadrosu vardır ve grafiğini yükseltmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu sezon bile şampiyonluk hayal değildir. Dahası, çok doğru takviye seçimleri ve camia desteğiyle bir süre sonra hedefine tam hazır bir kurum ve takım haline geleceği kesindir. Kayıp ve hüzün, insanın işini daha iyi yapabilmesi için bir enstrümana dönüştürülebilen şeylerdir. Yeter ki gerçekten istensin, yeter ki gerçekler görülsün.