Yarıdan fazlası yenilenmiş kadrosu ve vasatı aşamayan oyunuyla liderlik Trabzonspor'a Allah'ın bir lütfu idi zaten. Geçen haftanın liderinin geçen yılın şampiyonuna kaybetmesi ise olağan bir sonuçtu. Galatasaray bu galibiyetle sadece yarışa geri dönmekle kalmadı, Fenerbahçe'yi de zirve hesabının içine sokmuş oldu. Aslında yönetim ve Yanal bu sonucu daha sezon başında hazırlamışlar, kendi kuyularını kazmışlardı "İstanbul deplasmanlarına Tolga ve Tayfun'la gidecekseniz boşuna bu kadar para harcamayın" diyenleri dinlemeyerek. Deneyimli bir yabancı kaleci alarak en zayıf halkayı sağlamlaştırmayan, bir de elindeki en önemli silah olan Yattara'yı pazarlama sevdasıyla imha eden bir anlayış için zirve henüz erken bir hedefti maalesef. Trabzon 2 derbi oynadı; puan almak bir yana gol bile atamadı. Futbolu çok iyi bilen Trabzon taraftarı zaten bu maç öncesi 'beraberlik iyidir' diyordu. Abartmıyorum, taraftarın tamamına yakını da bu maçın Tolga'nın son maçı olacağını zaten biliyordu. Yanal ise lisansı geciken Sylva'ya bu maçta görev verme cesaretini beklediğimiz gibi gösteremedi.
Komik değişiklik Esas hatası Arda'nın karşısına Tayfun'u koyması ve oyuna formsuz, güçsüz Gökhan'la başlamasıydı. Tayfun'un yerine Colman'ı kurtarıcı diye sokması ise şaşırtıcı değil ama güldürücüydü. Elinde Yattara varsa neden kullanmıyorsun? Yandaş medyaya bu oyuncuyu karalama ricasında bulunanlar sana da oynatma yasağı mı koydular yoksa? Hep birlikte intihar yemini mi ettiniz ya da? Oysa Trabzon Arda'nın kanadını Serkan'la bloke edip orta göbekte Ceyhun gibi güçlü fizikli, uzun ve şutör bir oyuncuyu kullansa rakibinin işi bu denli kolay olmayacaktı. Elbette Yanal'ın Song ve Hüseyin'in kötü performanslarına yapabileceği bir şey yoktu. Ancak lider gidip de bir çuval golle dönen hocanın bundan sonra yapması gereken çok şey var demektir. Mesela artık kaleci sorununu çözmek gibi. Mesela gerçek bir 10 numara bulup aldırmak gibi. Mesela Gökhan'ın eski karizmasını geri getirmek gibi. Mesela Yattara'nın değerini kabul etmek ve ettirmek gibi. Bu tip maçlar sadece puan maçları değil. Herkese haddini bildirmek gibi psikolojik bir rapor yetkisi de var. Galatasaray'ın büyük takımlığı tescil edilirken, Trabzon'un Avrupa hedefi için daha akılcı ve çalışkan olması gereği de onaylandı. Bordo-mavililer elbette zirve yarışına devam edecektir. Hem de giderek daha iyi oynayarak. Ancak hiçbir şey bu ağır ve açık hezimetin Trabzon taraftarına verdiği travmayı tam olarak silemeyecektir. Ben onlara yanıyorum...