Küçük takım hocası Kocaeli kazanmak için oynasaydı, Fenerbahçe yenilmeye hazırdı. Kocaeli maçı kalecisinden, hocasına hediye etti Kocaeli'deki maçta Vural'ın niye Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a, Galatasaray'a gelemeyeceğini açık bir şekilde gördüm
Fenerbahçe, Kocaeli karşısında uzatmanın uzatmasında kazanabildi. Galip geldi ama Arsenal maçı öncesinde ortaya konulan futbol korkuttu. Yılmaz Vural, senelerden beri Türk hocalarının, en başta da kendisinin hakkının yenildiğini ileri sürer. Fenerbahçe'de, Galatasaray'da, Beşiktaş'ta, milli takımda çalışmayı fazlasıyla hak ettiğini söyler. Yetişmesi, bilgisi, kültürü, takımı hazırlaması, yani bir futbol antrenörünü, futbol antrenörü yapacak unsurları alt alta yazdığın zaman bunların pek çoğunda haklıdır. Ama Fenerbahçe maçında Yılmaz Vural'ın niye Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a, Galatasaray'a, milli takıma gelemeyeceğini çok net, çok açık gördüm. Kendisi de görsün. Vural küçük takımın, küçük hocası. Ruhu ve kafası büyük takıma göre değil. Trabzon'daki çalışmalarının niçin kısa sürdüğünü de anlıyorum. Kocaelispor'un bir puanı var ve sonuncu. Kendi sahasında oynuyor. 1 puan daha alsa ne işe yarayacak? İki puanı olacak. Ne işe yarayacak! Sen Kocaelispor'u almışsın, Fenerbahçe'yi yenerek bir giriş yapıyorsun, hem 3 puan alıyor, puanını 4'e çıkarıyorsun, hem de nasıl bir moral getiriyorsun camiaya.
GOLE ÇOK SEVİNDİM Ve de futboldan birazcık anlayan bir adam görüyor ki o maçın devamı içinde, 50. dakikasında, 60. dakikasında, 70. dakikasında Fenerbahçe perişan. Fenerbahçe yenilmeye hazır. Fenerbahçe darmadağın. Ve skor 2-2 iken Kocaelispor kalecisi Serdar sarı kart görüyor. Oyunu geciktirdiği için. O kalecinin, o aptalca yaptığı hareketlere bütün takım katıldığı için maç 5 dakikanın üstüne de uzuyor ve 96'da Fenerbahçe'nin golü geliyor. Ben hayatımda hiçbir Fenerbahçe golüne bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum. Kocaelispor rahatlıkla kazanabileceği maçı kaybetmek için elinden geleni yaptı. Bunun dersini alması lazımdı. O maç 2-2 bitseydi Yılmaz Vural kendisini başarılı addedecekti. Tribünlere el sallayarak, zafer işaretleri yaparak çıkacaktı. Millet de marifet zannedecekti. Türk futbolu için de çok yazık olacaktı. Yılmaz Vural; niye Mustafa Denizli büyük, niye kendisi küçük sadece Kocaeli deneyimlerine bakarak anlasın. Mustafa Denizli, Kocaeli'ne geldiği zaman Fener'den 4 yedi ama Fener'e 4 atarak gitti. İşte bu cesareti gösterebiliyorsan eğer sen büyük hocasın arkadaş. Ama senin takımın 1 puandayken, galibiyeti yokken, 'Ben 1 puana razıyım. Fener ile berabere kalırsam zaferdir' diye çırpınıyor, '1 puanı kaybettim' diye kendini yerden yere atıp, hakemlere saldırıyorsan sen çok küçük bir hocasın. Hayatın da hep küçük takımlarda geçer. İşte böyle devre arasında, sene sonunda puana ihtiyacı olan takım getirir sen de şovunu yaparsın, biter. Herkes de eğlenir. Sakın ha!.. Bir daha ağzını açıp 'Beni niye Fener'e, Galatasaray'a getirmiyorlar' diye söylemesin. Yılmaz benim iyi arkadaşım. Çok da severim. İyi ahbabımdır. Bu hafta çok iyi anladım. Küçük takımın küçük hocası olmak başka bir şey; büyük takım hocası olmak başka bir şey. Büyük hoca olmak başka bir şey. Kocaelispor, Fenerbahçe'ye maçı kalecisinden hocasına hediye etti. Fenerbahçe farklı kaybederdi o maçı, Kocaeli kazanmak için oynasaydı. Onun için bu maça bakıp da Fenerbahçe değerlendirmesi yapmak yanlış. '96'da golü attılar; vay sonuna kadar mücadele ettiler; Semih Fenerbahçe'yi kurtardı' yorumlarını geçiniz.