Gençlerbirliği karşısında ilk 30 dakikada izlediğimiz Beşiktaş'ı iyi analiz etmeliyiz. Top rakibe geçince savunmasını beşleyen, topu kazandığı anda ise orta saha ve ileri uçta çoğalan bir Beşiktaş vardı başkentte. En uçtaki Tello ile en gerideki Zapo'nun arası hiç açılmadı! Bilemedin 40 metreyi geçmedi bu mesafe... Oysa son dört yıldır forvet ile savunma hep uzak kalmıştı. Del Bosque, Tigana, Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam bir çare bulamadılar bu derde. Her maç yorumumda, "Beşiktaş'ın orta sahasında harran ovası gibi boşluk var" demekten bendenize de gına gelmişti. Kimi "baklava diliminde" oynattı takımı, kimi "çift ön liberoyla duvar örmeye" kalktı savunmanın önüne. Denizli ise bu "akla ilk gelen çözümlerin" hiçbirine prim vermedi, çok daha komplike bir arayışa girdi. Beşiktaş topa sahip olduğunda Sivok ve Cisse kademeli olarak öne çıktılar. Serdar Kurtuluş ve Üzülmez hücumlarda orta alanı, ve forveti dörterken, top rakibe geçtiğinde savunmayı beşlediler.
Her yerde, her zaman hücum Denizli'den önceki dönemlerde, sopanın iki ucuna yoğunlaşan (tıpkı bir halter gibi) ağırlık yeni sistemde hat boyunca yayıldı. Beşiktaş bir yandan 40 metrelik dev bir blok halinde hareket ederken, diğer yandan bu bloğun içinde atraksiyonlar yaptı. Üçlü forvet sürekli yer değiştirdi, orta saha ve savunma oyuncularının pozisyonları "topun kimde olduğuna göre" değişti. Cisse özgür kalınca insiyatif almaya başladı. Sivok kendine geldi. Toraman ve Zapo'nun mücadele azimleri çevrelerindeki herkesin işini kolaylaştırdı. Delgado bile adam kovaladı. Biliyorum birçok kişi "Acaba bu manzara hoca değişiminin verdiği gazla mı oldu?" diye merak ediyor. Elbette etkisi vardır ama sadece gaz değil bu. Mustafa hoca, rakibi iyi analiz eden ve o analizin sonuçlarını sahaya sürdüğü onbirde de, verdiği taktikte de aynen yansıtan bir teknik adam. Misal bundan sonraki maçlarda aynı oyuncuları farklı görev tanımlarıyla, farklı pozisyonlarda izleyebiliriz. Sistem konusunda sabit fikirli değildir Denizli. Yönettiği takımlarda isimler de, rakamlarda değişebilir. Değişmeyecek olan tek şey felsefesidir; her yerde, her zaman, hücum! Bu felsefeyi Beşiktaşlı futbolcular tam olarak benimsediklerinde (Yıllardır savunma mantığıyla sahaya çıkan oyuncular için bu çok kolay olmaz) ise Beşiktaş durdurulması imkansız bir güç haline gelecektir.