Galatasaray'da yaşanan krizler Trabzonspor maçıyla ya bitecek ya da daha büyük boyutlara ulaşacaktı. Özellikle Skibbe'nin yardımcılarının gönderilmesi Alman hocanın da yavaş yavaş yolcu olacağının görüntüsünü çiziyordu. Skibbe de sanırım bunun farkındaydı. Sahaya tek forvet iki ön liberoyla çıktı. Defansta Meira'nın yerine Emre Aşık'ı oynatırken ön liberoda görev yapan Ayhan'ın yanına Meira'yı monte etmiş. Doğrusunu isterseniz ben Galatasaray'ın kendi sahasındaki maçlarda çift forvette oynamasını daha uygun buluyorum ancak doğrusunu tabii ki takımın başındaki hoca bilir. Maçın ilk 15 dakikasında sarı-kırmızılı takım iki pas dahi yapamadı. Ta ki 18. dakikada Arda'nın attığı o müthiş gole kadar. O gol maçın kırılma noktası oldu zaten. Takım toparlandı, daha çok gol pozisyonuna girdi, ilk yarıda Servet'in golüyle fark da ikiye çıkardılar. İkinci yarıya bu rahatlıkla giren Galatasaray, Lincoln ile üçüncü golü de bulunca daha da rahatladı.
Bünyamin Gezer çıldırttı Golden sonra sevinçten korner direğini söken Lincoln'e ikinci sarı kartını gösteremeyen maçın hakemi orda çok büyük bir hata yaptı. Zaten hakem maçın genelinde de çok kötü bir yönetim gösterdi. Lincoln 1 dakika sonra topu elle kesince oyundan atılıp adalet yerini buldu ama maç boyunca takdir haklarından büyük bir bölümünü Trabzonspor lehine kullanan Bünyamin Gezer, özellikle konuk takımdan Serkan'ı daha ilk yarıda oyundan atması gerekirken bu cesareti gösteremedi, ikinci yarıda da Sabri'ye yapılan penaltıyı es geçerek Galatasaray taraftarlarını çıldırttı. Bu karşılaşmayı Galatasaray 3-0 kazanırken, yaşanan krizden bir süre de olsa çıkmış oldu. Bu ne kadar gider bilinmez ama yönetim ve teknik heyet biraz daha uyumlu olursa bu takım çok iyi yerlerde olabilir. Bana göre sarı-kırmızılı futbolcular takım halinde iyiydi ama özellikle Arda ve kaleci Sanctis yıldızı en çok parlayanlar arasındaydı.