Kaderin oyunu bu mu? İnadına yazan, inadına yaşayan bir adamı anlatmak çok kolay değil... Gazeteci, maddi yönden ne kadar güçlüyse o kadar özgürdür... Bunu bilirdi Kazım abi. Uzun süre "daha özgür ortamlarda" yazmanın hasretini çekti... Hayatının en güzel imkânlarına, hayatının en problemli döneminde kavuşması bir şans mı, yoksa şanssızlık mıydı tartışılır. Yine de son yıllarda birçok konuşmamızda, "Mutluyum, bir günü üç gün gibi yaşıyorum" dediğine şahitim. Mutluydu gerçekten... Özellikle de teknesini alıp Bodrum'un kucağına sığındıktan sonra mutluluğu ikiye katlandı. Spor medyasının, eşkıya yürekli son kalemiydi belki de. Yüreği, dağlarda, Kartal Yuvası'nda asılı duran bir eşkıya... Öyle yaşadı, öyle gitti...
Biliyorum ki mutlu öldü. Gittiği yerde de mutlu olacağına bütün kalbimle inanıyorum.