Sorun belli Bir yenilgiden hareketle ağıtlar yakmak, "Bu Fener'den bir şey olmaz" infazı yapmak inasfala bağdaşmaz. Ancak görünen köy de klavuz istemiyor. F.Bahçe günümüz futbolunun en önemli özelliği olan takım bilincinden yoksundur. Yani agresif takımlara aynı oranda karşılık veremiyor, dolayısıyla oyununu rakibe kabul ettiremiyor. Çünkü bu görüntüyü yaratabilecek futbolcu sayısı elinde çok az. Oysa Zico geldiğinde Tuncay, Kemal, Selçuk, Serkan, Aurelio, Servet ve Appiah gibi takımın direnç katsasıyını yüksek tutan futbolculara sahipti. Hatırlayın Aurelio'yu kenarda oturtarak işe başlamıştı "Beyaz Pele." Selçuk, Kemal, Serkan ve Servet'i mecbur kalmadıkça yok saymıştı. Hızını alamayıp 5 milyon dolara transfer edilmiş olan Servet'i "Yaramaz" diyerek 200 bin dolara sattırmış, Serkan'a yol vermiş, Kemal'i körelterek bezdirmiş, Selçuk'u da Maldonado'ya feda ederek geçen sezonki şampiyonluğu elleriyle G.Saray'a hediye etmişti Zico. Halbuki günümüz futbolunun olmazsa olmazıdır takım savunması. Bunu başarabilmek de oyunu iki yönlü oynayan, futbolcuların sayısıyla orantılıdır. İşte F.Bahçe'de sorun budur. Zira her an gol üretebilecek kalitede oyuncuları zaten mevcut sarı-lacivertli takımın.
Maradona olsa ne yazar Gördünüz işte, Alex, Güiza, Emre, Kazım, Semih ve hatta Carlos gibi önemli ofansif özellikler taşıyan onca futbolcusu oynadığı halde G.Antep karşısında tek gol üretemeden maçı kaybetti. Bu da doğaldı. Zira rakiple kora kor mücadele edip ilk toplara sahip olarak Alex'e hareket ve düşünme zamanı hazırlayarak rakibin direncini kıran oyunculardan yoksundu. Mehmet Aurelio, Kemal, Appiah yok, Selçuk ve Deniz sakat. Geriye Maldonado ve Emre kalıyor. Bildiğiniz gibi Maldonado bulaşıp, kokmuyor, Emre ise hem sakatlıktan yeni kurtuldu hem de daha çok ofansı beceriyor. Peki sonuç ve oynanacak futbol üzerinde bu denli etkisi bulunan orta saha bu kadar yoksul, dirençsiz ve rakiple boğuşmaktan özürlü olursa dişli bir takım karşısında Alex olsa ne olur, Maradona oynasa ne fark eder.