Duygu eksikti Olimpiyat açılışında bütün o Çin kültürünü, Çin efsanesini göreceğimi düşündüm ama onlar organizasyonu bir parşömene indirmişler
Olimpiyatların sloganı 'Citius, Altius, Fortius' hiçbir yerde yok. Üç sözcüğü atmışlar yerine romantik bir laf: Bir dünya, bir rüya. Hangi dünya, hangi rüya!..
Salonlarda büyük boşluklar gördüm. Niye gitmediklerini bilmiyorum. Belki de sokmuyorlardır. Etnik grupların şovundan çekiniyor olabilirler
Tarihi bir sponsorluk anlaşmasına imza attı. Galatasaray ile başlayalım mı? Olimpiyatlar varken, Galatasaray ile başlayarak Hıncal Uluç'a hakaret ettiğini farkında mısın? Galatasaray da umrumda değil, Fener de umrumda değil.
Hiçbiri umrumda değil. Ben bugünlerde sadece olimpiyat ile ilgiliyim. Hiç olmazsa 4 senede bir spor havasına girelim; ondan sonra futbol konuşalım.
_O zaman açılıştan başlayalım. Oyunlar büyük paralar yatıran Çinliler görkemli bir tören düzenledi. Kendilerini dünyaya kanıtlamak ister gibi bir halleri vardı. Özellikle de organizasyon ve madalya sıralamasında Amerika'yı gölgede bırakmayı çok istiyorlar. Açılış töreni ve Çinlilerin hırsıyla ilgili neler söyleyeceksiniz!..
ÇELİŞKİ İÇİNDELER Açılışın bende hayal kırıklığı yarattığını söyleyebilirim. Gazeteler 'Harika', 'Muhteşem', falan filan diye verdi açılışı. Bu teknoloji üzerine kurulmuş bir açılış. İnsan unsuru, duygu unsuru çok az. Ben Çin'deki olimpiyat açılışında bütün o Çin kültürünü, Çin efsanesini, Çin dünyasını göreceğimi düşündüm. Oysa onlar bütün Çin'i bir parşömene indirmişler... 'Biz kağıdı icat ettik. Bu kağıt sayesinde dünyada uygarlık doğdu, yayıldı' demişler... Olimpiyat Stadı'nın açılışında her şey zemindeki parşömen kağıdının üzerindeydi. Kapanış sahnesinde jimnastikçi Lee'nin koştuğu pist de parşömen kağıdıydı... Yani her şey parşömen kağıdıydı. Ama yaptıkları olimpiyat açılışı kağıt üzerinde değil, bilgisayarla!.. Kendileriyle çelişmişler. Çin sadece kağıt değil. Çin'in kültürü, Çin'in uygarlığı çok çeşitli. İnanamadım!.. 'Biz teknolojide dünyanın en iyisiyiz, Amerika'dan da iyiyiz' havasıyla düzenlenmiş, bir şovdu. Dikkat ettin mi bilmiyorum; müsabakaların yapıldığı salonların dört bir tarafında 'Beijing 2008' yazıyor ama olimpiyatların sloganı 'Citius, Altius, Fortius' hiçbir yerde yok. Olimpiyatlar bu üç sözcüğün üzerine kuruldu. Şimdi bunlar atmışlar yerine romantik bir laf: "Bir dünya, bir rüya!.." Hangi bir dünya... Sonundaki rüya lafı zaten onun olmayacağını gösteriyor. Olimpiyatlar bir hayal peşinde yapılmaz, gerçek. Tamamen bir Çin şovuna döndürmek istemişler. Ben sloganı da açılışı da sevmedim. Sovyetler Birliği'nde; o zaman Rusya değildi, Lenin Stadı'ndaki 100 bin kişiyle beraber hüngür hüngür ağladık biz. Sovyetler Birliği'nin komünist rejimi, televizyon başındakiler dahil milyonlarca insanı ağlatacak kadar duygusal bir kapanış töreni yaptı. Burada duygu var mıydı? Çin'in o binlerce yıllık tiyatrosu, operası, şiiri var mıydı? Çin'in uzakdoğu felsefesi var mıydı? Çin'in şiirsel, koreografik, uzakdoğu savaş sporları var mıydı? Nesi vardı Çin'in: Parşömen kağıdı... Hadi canım, sende... Çinlilerin sonradan icat ettikleri baruttan bir avuç serp, bir kıvılcım, o parşömen gitsin... Ama adamların sportif yönden en az 20 yıldan beri çok ciddi çalıştıklarını, planlı çalıştıklarını biliyorum. Sporcuların bu olimpiyatta yarışacakları daha doğduklarından itibaren belliydi. Annelerinden, babalarından ayırıp olimpik okullarda, olimpik kamplarda yetiştirildiklerini biliyorum. Bir ara krize girdiler. Doğu Almanya'nın yıkılmasının ardından boşta kalan bütün antrenörlerini kaptılar oraya getirdiler. Fakat Doğu Almanya'nın bütün antrenörleri dopinçi olduğu için Çinli sporcular birbiri ardına yakalanmaya başladı. Bu onlara büyük bir darbe vurdu. Hem o antrenörleri, hem o doping kullananları temizleyene kadar arada bir boşluk oluştu. Yoksa o boşlukta oluşmasaydı bugün çok daha etkili olabilirlerdi. 1 milyar 300 bin nüfusu sen doğumdan itibaren tarayıp da insanları olimpiyata hazırlamaya kalkarsan, her dalda şampiyon yetiştirebilirsin.
NAİM'E 500 DOLAR _Oyunlara Çinliler ve dünyanın ilgisini nasıl buldunuz? Sporcuların şu ana kadar sergilediği performansları nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu ana kadar seyrettiğim müsabakalarda salonlarda büyük boşluklar gördüm. Niye gelemiyor insanlar onu bilemiyorum. Belki de sokmuyorlardır!.. Korkuyor olabilirler. Çin'in içindeki bir takım ezilen etnik grupların şovundan çekiniyor olabilirler. Avustralya'nın nüfusu ile Çin'in nüfusu mukayese edilmez. Çin'in bir eyaleti, Avustralya'nın nüfusunun yanına sıfır koy. Avustralya'da boş yer yoktu. Her gittiğimiz yerde kalabalığı yararak girerdik. Kapalı müsabakalar olsun, açık müsabakalar olsun... Pek çok salonun önünde karaborsa vardı. Naim Süleymanoğlu'nun yarıştığı gün biz oradaydık, rahmetli Kenan ile; gözümün önünde 500 Amerikan dolarına bilet satıldı. Halterde... Naim de sıfır çekti!.. Atletizmde sabah seçmeler yapılır. Güneşin altı, 40 derece sıcaklık... 102 bin kişi vardı tribünde... Sabah... Akşam final seansı değil... Gözlerimize inanamadık yine Kenan'la!.. "Yanlış mı geldik biz acaba" dedik. O sıcağın altında plajda oturamazsın. Atletizm seçmelerini izlemeye gelmişti insanlar... Seyirci bu, ilgi bu...
FAŞİZMİ HATIRLATTI Şimdi bakıyorum; 'Phelps' gibi bir adam yarışıyor. Kimse yok!.. Onun için organizasyon, insan açısından hayal kırıklığı yarattı. Açılışta bir sahneyi unutmuyorum. O Çin'deki etnik grupların çocukları, kendi ulusal, folklorik kıyafetleriyle ellerinde Çin bayrağı ile direğin yanına kadar geldiler. Harikulade duygusal bir sahneydi. "İşte nihayet biraz duygusallık var" derken çocuklar o bayrağı kaz adımıyla yürüyen askere teslim ettiler. Bir anda o duygusal sahne gitti, geriye aynen Hitler'in faşist Alman ordusunun kaz adımı yürüşüyle yürüyen bir asker geldi. Şimdi hangisi olimpiyat ruhuna uygun. O çocuklar mı, yoksa o kaz adımla yürüyen, faşizmi hatırlatan askerler mi? İkisini birleştirmenin manası ne? İnanamadım...