Yöneticiler bol keseden sallıyor Beklentilerin fazla olmasından kaynaklanıyor sanırım. Sonuçta sıfırlara çok da yabancı değiliz!.. 'Beklenti' diye bir şey yok. Benim medyam medya olsa, 'beklenti' diye bir şey olmadığını görecek. Oradaki palavracı yöneticilerin laflarına bakılmaz. Bugün Sabah gazeteme bakıyorum; 'Final beklediğimiz Derya Büyükuncu' diye yazılmış. Biraz izanı olan bir spor yazarı, Derya Büyükuncu'nun yarı final yüzmesinin mucize olduğunu bilir. Derya'nın derecesiyle, final derecesi arasında bin 500 kişi var dünyada!.. Bin 500 kişi var. Yapma, gözünü seveyim... 'Derya'nın 5. kez olimpiyatta yarışması bir hoşluk...' Bitti o kadar. Bunun üstüne yarı final koşarsa mucize... Benim gazetem diyor ki "Final koşması beklenen!.." Hadi canım sende!..
TRT YİNE DÖKÜLÜYOR Yöneticiler bol keseden sallıyorlar, medyanın haberi olmadığı için bunlara inanıyor, inanınca da 'Fiyasko' deniyor. Niye fiyasko olsun? Daha 2. günden bizim bir tane gümüş madalyamız var. Sen madalya almak için ne yaptın ki Türkiye'de! Bunlar ilahi mucizeler... Kendiliğinden gelen mucizeler bunlar. Hiçbir sportif organizasyonu olmayan, sportif medyası olmayan bir ülkede bir Sibelcik, yetiştirme yurdundan gelip, Olimpiyat madalyası alıyorsa bu mucize!.. Gerisini beklemeye hakkın yok. Bu arada şimdilik bir iki cümle söyleyeyim; haftaya da esas bunun üzerinde konuşacağım zaten. TRT her zamanki gibi dökülüyor. Benim paralarımla, Hıncal'ın ödediği paralarla maaş alan TRT yine dünyanın en kötü olimpiyat organizasyonunu yapmış. Bu kadar baştan savma, bu kadar şişirme böylesi bir eş dost kayırma ekibiyle olimpiyat yayını verilmez. Nokta... Haftaya konuşuruz.
Adnan Sezgin bir casus gibi çalışıyor. Güiza, Semih'i harekete geçirmiş olabilir. Ali Sami Yen'in isim hakkının satılması günümüz şartları için normal. Ama ihale açılsa, çok daha iyi bir gelir elde edebilirdi. İbrahim Toraman ve Üzülmez'in kavgasının bu noktaya gelmiş olması büyük bir hata...