Yiğidin hakkı Hep son dakikalarda sevinirken bu sefer de üzülen biz olduk. En iyi oyunumuzu, hem de 90 dakikaya yayarak çıkarttığımız bir maçtan yenik ayrılmak insana acı veriyor. Final oynamak hatta kupayı kaldırmak işten bile değildi ama sağlık olsun. Kimse maçlardan önce buralara kadar gelmemizi beklemiyordu. Çocukları tebrik etmek gerekir. Yorumlarını yaptığım ilk maçlardan sonra final favorilerinin Almanya ve İspanya olduğunu, Rusların da sürpriz yapabileceğini milyonlarca insan ile paylaşmıştım. Millilerin bu başarısını doğrusu beklemiyordum. Bu konu hariç yanılmadığımı söyleyebilirim. Sizlerden gelen sayısız maillerden gurur duydum, herkese teker teker teşekkür ediyorum. G.Saray'ın Avrupa'daki başarısından sonra dünya üçüncülüğümüzü bu başarıya bağlayanlar çok olmuştu. Şimdi de finali zorlamamız F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde finali zorlamasının bir eseridir. Mağlup durumda olsak bile asla teslim olmadık, aynı F.Bahçe gibi. Chelsea'yi 1-0 mağlubiyetten 2-1 galibiyetle geçen, CSKA'ya 2-1, Sevilla'ya 2-0 mağlupken maçı çeviren F.Bahçe, Milli Takımımız için güzel bir örnek teşkil etmiştir. Şu bir gerçek ki ülkemizin en iyi iki kanat oyuncusu Uğur Boral ve Gökhan Gönül'dür. Fatih Terim'in son maça kadar Uğur'u unutmasını anlamıyorum.
Tükürdüğünü yalamak! Almanya karşısında 3 gol yediğimiz sağ kanatta bir Gökhan Gönül olsaydı kimbilir belki de finaldeydik. Niyetim asla sahada ter döken oyuncuları gözardı etmek değil. Hepsinin emeklerine saygı duyuyorum ama bu başka bir iş. Benim sitemim Kore'deki üçüncülüğü G.Saray'a bağlayanların şimdi F.Bahçe'den hiç söz etmemeleri. Yiğidin hakkını yiğide vermek yine bize düşüyor. İsmet Tongo, "Tükürdüğünü yalamak" başlıklı yazısında Löw ve Hiddink'ten yola çıkarak F.Bahçe taraftarına mesaj göndermiş. Yalnız bu iki teknik adam taraftar tarafından değil, futboldan anladığını zanneden bir takım spor yazarları tarafından kara listeye alınmış, kampanya başlatılmış ve gönderilmiştir. Yalnız onlar mı? Dünya Kupası'nı Zico'nun başında olacağı Brezilya'nın kaldırmayacağı ne malum. Sen "altyapı hocası" diye Hiddink'e, "amatör" diye Löw'e, "başkanın adamı" diye Osieck'e, "tembel" diye Mustafa Denizli'ye, "deli" diye Daum'a, "stajyer" diye Zico'ya hakaretler yağdır, sonra topu taraftarın üstüne at. Üslup yanlış olsa da verilen örneklerde doğruluk payı var. Biz de boşuna yıllardır "istikrar istikrar" diye yalvarmıyoruz. İşte son 25 yılda her sene bir teknik adam değiştirilirken son 5 yılda sadece iki kişi çalıştı, 3 şampiyonluk geldi, ikisi de mucize şekilde kaçtı. Yani 5'te 5 yapmak işten bile değildi. Bence en güzeli herkesin kapısının önünü temiz tutması. "Kefen giyerim de o formayı giymem" diyen Baliç'e ana avrat küfür edip, pankart açanlar üç ay sonra ortalığı "Baliç" diye inletirlerse bu yapılana "tükürdüğünü yalamak" başlığı hafif gelmez mi?