İsviçreli beni teselli etti Çek'in gözyaşlarını sildim İnsan olmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu yaşadım İsviçre'de kalabildiğim 5 gün içinde. Hasta yoğunluğumdan dolayı ancak 2 maçı izleyebildim yerinde. Ama hayatımın en güzel dakikalarını yaşadım. İsviçre maçının devre arasında yanımda oturan İsviçreli dışarı çıkıp tekrar geldiğinde elinde 1 kutu meyve suyu vardı. Bana da getirmişti. "Üzülme" diyordu. "Sizin takım çok hırslı, bak üstelik bizde Frei de yok. 2. yarı her şey tersine dönebilir..." İnsanlık dersi idi bu. EURO 2008'de çokcasını gördüklerimdendi. Bu alt tarafı bir 'oyun' idi ve yan yana oturduğum İsviçreli beni teselli ediyordu bu nedenle... 65-70 yaşlarında bir Çek amca idi. Maç sonrası şehir merkezine inmek için bindiğimiz otobüsün en önden 2. sırasında yanıma oturdu. Gözlerinden sicim gibi yaşlar boşalıyordu. Yıkılmıştı. Bizim için ne kadar inanılması güç bir zaferse, onlar için 2 kat daha inanılması imkânsız bir kaybedişti. Yaşlı Çek amca ülkesinin, dış ülkelerde ataşeliğini yapmış çok deneyimli ve görgülü bir mensubu idi. Kabullenmesi çok zor elenişleri karşısında da dayanamayıp ağlıyordu. Mendilimle sildim sağ yanağına düşen gözyaşını. Elimi koydum omzuna ve hafifçe sıktım. Bu elin dostça onun omzunda olduğunu biliyordu. Saygı ve sevgi ile baktı bana. Belki rahatlamadı tam anlamıyla ama rakip ülkeden birinin uzanan dost eli dindirdi acısını bir parça... İki farklı olaydı İsviçre'de yaşayıp sizinle paylaştıklarım. Futbolun insanca, medeni ve de olması gereken yanını gösteren... Sahalara "ölmeye, ölmeye geldik!" tezahüratı yaparak gidenlere, çiçek atmak yerine döner bıçağı getirenlere değil elbet bu yazım. Ama biliyorum ki bu yazıda yazanı anlayan ve takdir eden çok insan var. Ben de futbolu onlar için yazıyorum zaten. Almanya maçını da sadece bu gözle izleyeceğimi bildirmek için...