Şampiyon Her Zaman Her Şeyi En Doğru Yapan Mıdır? G.Saray'ın şampiyonluğa ulaşmasına ramak kaldı artık. Ama sorular da dağ gibi büyüdü. "Bu takım bu kadar sıkıntı içinde nasıl oldu da şampiyon oldu?" diyenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Herkes önce şunu kabul edecek, bu şampiyonluk ezberleri bozsa da büyük bir başarıdır. Gelin metodolojik bir biçimde bu soruya cevap bulalım.
1- Adnan Polat, birçok kimse karşı olsa da, sağlık problemlerini sıkça yaşayan ve takımın başında gereği kadar bulunamayan Kalli'yi getirerek başta yanlış yaptı. Yanlış yaptığını da, bitime 6 hafta kala geri göndererek kabul etti. Ama Polat, iyi bir stratejist idi ve burada tek şey bekliyor ve umuyordu; futbolcuların, topu topu 6 hafta kalan ligde Fener ve Sivas'ı yendikleri takdirde şampiyon olacaklarını bilmelerini ve kendi onurları için bunu yapmalarını! Nitekim bu başarıldı. Strateji mükemmeldi. Çünkü Kalli'yi örneğin, 12 hafta kala gönderseler, oyuncuların inancı falan da yetmez, bu iş olmazdı. Nitekim 6 haftada bile G.Saray, iki işi bir arada götüremedi ve kupadan elendi. Aslında G.Saraylı oyuncuların, haklı olarak az bir barutu vardı ve onu da ligin kalan 6 haftalık kısa süresi için mükemmel kullandılar.
2- Kim ne derse desin, Avrupa'da örneği olmasa da "Abi ve sözü dinlenen futbolcu" yapılanması G.Saray'da bu son 6 maçlığına tuttu. Hasan ve Hakan Şükür, hiç kompleks yapmadan kenarda oturdu ve takımın futbolcu ilişkileri bölümünü yönetti. Bir sonraki sene yapmaları durumunda hüsranla sonuçlanacak bu yöntem, bu dönemde ve kısa süre için, acil tedavi anlamında tuttu ve G.Saray başardı.
3-Başarı sadece sizin iyi yaptıklarınızın toplamı değildir. Eğer yarışmacı bir sporda iseniz, rakibinizin kötü yaptıkları da sizin iyilerinizin üzerine eklenir. Ama bunun için rakibin de bazı şeyleri yanlış yapması gerekir. İşte burada Fenerbahçe de G.Saray'ın ekmeğine yağ sürdü. Şampiyonlar Ligi'ne odaklanma nedeni ile bazı lig maçlarına eksik kadrolarla çıkmalar ve Ankara'daki 85. dakika bu seneye damgasını vurdu. Kezman o penaltıyı kaçırmasa, bugün belki de başka şeylerden bahsediyor olacaktık.
4- 3 tane yabancısı kenarda oturan, 1 tanesi sakatlıktan forma bile giyemeyen, yanlış transfer politikasının en güzel örneklerinden birini vermiş olan takım, hem de en önemli Sivas deplasmanında, gene bir yabancısının kendi kalesine attığı golle mağlup duruma düşmesine rağmen yılmadı. Yönetim hata yaptı, yabancı hata yaptı ama henüz futboldan alması gereken maddi, manevi çok şey olan takımın gençleri hata yapmadı, istekle oynadı ve kazandılar. Bu "Başarıya Aç Genç Ama Yetenekli Nesil" başarısı idi. Rakiplerinin bu kadar başarıya aç bir nesli de yoktu ki!
5-Futbolda hesaplanabilen faktörlerin dışında, hesaplanamayan faktörler de vardır. Buna tesadüf de diyebiliriz. Tesadüf her zaman sporda yeri olan bir öğedir. Kezman'ın kaçan penaltısı, Denizli maçında kalecinin elinden sürpriz bir şekilde kaçırdığı topun direğin üzerinden yürüyüp, orada en son olması gereken adam Servet'in kafasından filelere gitmesi, bence tesadüflerin en güzel örneği idi. Tüm faktörler bir araya geldi, peki yeter miydi. Hayır! Asıl faktörü aşağıya yan tarafta yazıyorum.