Muhteşem Favori gösterilen Hırvatların bizden korktukları açıkça belliydi. Aslında korkmakta da haklılardı. Çünkü kolay değil. Milli Takımımız, İsviçre ve Çekler'i yenerken özellikle ikinci devrelerde büyük işler yapmıştı. Bu yüzden rakibimiz savunmadaki oyuncularını hiç dışarı çıkarmadan oynarken, biz de onlara aynı düşünce ile cevap verdik ve ortaya tatsız tussuz çeyrek final maçı çıktı. Herhalde bir gün önceki 5 gol atılan Almanya-Portekiz maçını herkes aramıştır. Biz kendimize bakacak olursak 90 dakikayı berabere bitirmemiz başarıdır diyebiliriz. Çünkü maç boyunca Hırvatların direkten dönen ve Rüştü'nün kurtardıkları topları seyrederken, bizim tek pozisyon bulamadığımı söyleyebiliriz. O yüzden de beraberliği başarı olarak adledebiliriz. Fatih Terim'in ilk devre Sabri'ye bu kadar pas ve pozisyon hatası yapmasına rağmen nasıl tahammül ettiğini anlamış değilim. Nihat-Arda-Tuncay gibi silahlarımız da etkisizdi, bu yüzden pozisyon da yoktu. Hakan Balta sağ kanatta Sabri'nin yaptığı hataları sol kanattan kademeye girip bertaraf eden adam olarak yıldızlaşmıştı. Aslında bu görev Emre ve Gökhan'a aitti. Hakan'ı yaptığı ekstra işten dolayı kutlarım.
Hırvatlar şaşırdı İkinci yarı Hamit de oyundan düşünce etkimiz tamamen azaldı ve ortada bir maç seyretmeye başladık. Skorun 0-0 bitip maçın uzatmaya gitmesi bizim için şanstı. Ama uzatmalarda sihirli değnek değmişçesine uyandık. Hırvatlar bu diriliş karşısında şaşkına döndüler. İlk uzatmadada rakibi sahasına hapsettik, atak geliştiremediler. İkinci uzatmada Hırvatlar biraz toparlandı ve sonuçta da bitime 1 dakika kala öne geçtiler. Tam her şey sona erdi derken Semih ortaya çıktı ve altın bir vuruşla 'yola devam' dedi. Çocukları bütün olumsuzluklara rağmen bu mücadeleyi verdikleri için ayakta alkışlıyorum. Gerçekten bir mucizeyi gerçekleştiriyorlar. Avrupa'nın son 4 takımı arasına girmeyi başardılar ve tüm Türkiye'yi sokağa döktüler. Teşekkürler çocuklar.