Hayal satan adam (17) Üç adam girdi, hayal satan adamın dükkanından içeri. Pis bir koku da, adamlarla birlikte girdi. Adamlardan biri, "Ne ulan" dedi, "Hayal satarak insanları mı kandırıyorsun?" "Arada bizlere taş atıyorsun ha" diyen öteki, yerdeki eski gazeteleri tekmeledi. Diğerinden bir ağız dolusu küfür. Hayal satan adam biliyordu ki, salya sadece hayvandan akmıyordu. "Hoşt beyim hoşt" dedi, adamların en irisine. Adamlar ihtiyaç duymadı, söylenen sözlerin çevirisine.
* Hepsinin yüzünde pişkin bir gülümseme. Bu yaşa kadar, hayvani dürtülerle büyüdükleri her hallerinden belliydi. Hepsi bir olup, hayal satan adamın üzerine yürüdüler. Biri yakasından tuttu hayal satan adamın, biri yumruk attı, üçüncüsü göbeğini kaşıdı.
* Bunların, duraklardan kaçırdıkları kızlara ormanda tecavüz edenlerle de, tribünleri örgütleyen soysuz yöneticilerle de kan bağı vardı. Hayal satan adam, yediği yumrukla yıkılmadı, tezgahın arkasından çıkıp, öne geldi. Kalem tutan eliyle, üçünü birden iteledi. Yüzüne tükürdü soysuzluğun.
* Üç zorbanın hırıltılı sesleri çoğalırken, birden eski gazete sayfaları ayaklandı. Duvardaki tablolar canlanmaya başladı. "Anne! Hayalet" dedi zorbalardan biri, diğer ikisi birbirine sarıldı. Önce Metin Kurt çıktı duvardaki resmin içinden, sonra Cemil Turan, Mehmet Oğuz... İpek böcekleri sırayla kozasından çıktı. Muzaffer Sipahi, Uğur Köken... Osman Arpacıoğlu, Fuat Saner... Necmi Mutlu, Kaya Köstepen... Hayal satan adam, düşlerinin resmi geçidindeydi sanki. Hepsinin ellerini sıktı gururla...
* Zorbalıktan sünepeliğe geçiş yapan adamlar, altına kaçırdıkları cümlelerin üzerinde tepinmeye başladı. "Ayağını öpeyim abi vurma!" Hiçbiri vurmuyordu aslında, sadece duruyorlardı. Efendilik, fermanıydı o futbolcuların. Para için ruhunu satan yeni düzen futbolcularına benzemeyen öyle çok şey vardı ki onlarda.
* Birden sihirli bir kaval sesi duyuldu, bir çocuk korosuyla birlikte... "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür!" Ve kamyon kasalarına doluşmuş eski zaman çocukları geldi, dükkanın önüne. Kısa pantolonlu uçurtmalar içeri girdi. O üç zorba, dizlerini kırıp çömelen develer gibi, özür dileyip dışarı çıktılar.
* Hayal satan adam, eski futbolculara teşekkür edip, onları duvardaki resimlerin içine yerleştirdi. Çocuklara karamela hediye etti. Yine eski zamanların namuslu kokusu kapladı dükkanın içini.
* Hayal satan adamların tek sermayesidir hayal. Onlar futbolun romantizmini yaşar... Ama gerektiğinde, kılıç gibi kalemlerini, insanların gözüne de sokar, gönlüne de...
* Çünkü hayal satan adamlar bilir ki... Yiğidi yiğittir bu memleketin. Haini hain!