Sessiz fırtına Aziz Yıldırım'ın başkanlığı, Fenerbahçeli çocukların çığlıklarına kulak vermekse Hiç kimse kuşkuya kapılmasın... Aziz Yıldırım'ın suskunluğunda, düşleri dörtnala kaldıracak bir takımın hayali var. Yıldırım gibi duygusal birinin, sevgisi de büyüktür... Hiddeti de, hedefi de...
* Geçen sezon, futbolun karanlık yamacında, birbirlerine sarmaşık olan takımları gördük. Her takıma aynı mücadeleyi göstermeyen namertleri de gördük. Bu ihanet manzarasına bakınca, bir şeyi unutmamak gerek. "Daha güçlü bir takım!" Bunu da Aziz Yıldırım'dan daha çok, kimse isteyemez! Bazen suskunluk en büyük fırtınadır. Geçen yıl Avrupa'da, futbol ruhunun yeni başkenti ilan edilen bir takımın, filmi yarım keseceğini mi zannediyorsunuz!
* Bazen hesap sormak da gerekir. Ligin en metruk yedek kulübesinin Fenerbahçe olduğunu inkar edemeyiz. Fenerbahçe gol attığında kulübede yüzü düşenleri, transfer mevsiminde toplamak, akıllı bir yatırım değil. Yollar, ayrılmak içindir bazen. Fenerbahçe, gitmesi gereken yerde kalmak isteyenlerin çıkarlarına yenik düşecek takım değilse, birileri gitmeli... Öncelikle, kulübeden sahaya negatif enerji yükleyenler, kendilerini arpa boyu geliştirmeyenler.
* Taraftarın iki yıldır sadakatle desteklediği Kezman'a mendil sallama zamanı geldi. Parasını alırken profesyonel, hesap verirken tamamen duygusal davranan birinin, yeni sezonda bir şey verebileceğini zannetmiyorum. Çünkü onda o ruh yok. Hüzne ve sevince, bir çocuğun kalbiyle bakmayanların, bu takımda işi olmamalı.
* Yüzlerce isim dönüp dolaşırken transfer mevsiminde... Ülkemizdeki çaresizliğin resimlerine bakıyorum.. Bakıyorum da, bitmiş bir ligde, hâlâ üçüncülüğün kimin hakkı olduğunu tartışıyoruz Emre Aşık'ın milli takıma davet edildiği bir ülkede, hâlâ gençlik ve ahlak devrimi bekliyoruz. Askerden kaçmak için her yolu deneyen korkaklara ipekten halı seriyoruz. Fatih Terim'den ödü patlayanların, çanak sorularına bakıp, gülümsüyoruz. Ümit Özat'ı Roberto Carlos'la aynı kefeye koyanların, ağzının içine düşüyoruz. Yazıklar olsun.
* Her şey ortada... Giderek herkesin birbirine benzediği bir ülkede, toplumun da kutsal değerleri savunduğunu zannetmiyorum. Sistem tıkır tıkır işliyor. Bu sistemi besleyen insanlar, kendi payına düşen tepki oranını artırmadıkça... Temizlik de yalandır, adalet de...
* Şimdi sesleri çıkmıyor olabilir, ama bikiniyle, vazelin şu sıralar saklambaç oynuyor. Elma derseniz çıkar, armut derseniz çıkmaz. Bizde adet böyle... Para ve şöhret denildiği zaman... Can çıkar, huy çıkmaz!