Doymak bilmiyorlar Pazar günü sezonun en önemli derbisi oynanacak. Her ne kadar beraberlik işine yarıyor gibi görünse de F.Bahçe, Sami Yen'e galibiyet için gidiyor. İşi Trabzon'a bırakmamak için 2 maçtan 6 puan almalı. Peki başarılabilir mi? Neden olmasın! F.Bahçeli futbolcular istedikleri her maçı kazanabilirler. Çarşamba günü Fotomaç'ta sevgili Tanju ile takımların teknik analizini geniş şekilde yapmıştık. Bugün biraz da diğer konulardan bahsedelim. Maçı, ilk defa ATV'deki santra programında Mustufa Çulcu'nun işarete ettiği Fırat Aydınus yönetecek. İşi kolay değil. Ne yaparsa yapsın birileri eleştirecek. Bunlara alıştık. Ama asıl önemli olan Aydınus'un maç öncesi kulaklarını tıkamasıdır. G.Saray cephesi, başkanı yöneticileri ve medyası ile hakemi etki altına alma işini bir program içerisinde gayet başarılı uyguluyor.
Polat'ın açıklamaları En güzel örnek Adnan Polat'ın Belediye maçı sonrasında MHK'ye akıl almaz şekilde yüklenmesidir. Ertesi gün bakıyoruz tüm yorumlar Polat'ın söyledikleri üzerine yapılıyor. Bir Allah'ın kulu çıkıp da "Sayın Polat, son haftalarda takımınız sürekli hakemlerle kazanıyor. Bu konudaki fikriniz nedir?" diye bir soru soramıyor. Ya da G.Birliği maçındaki Sabri'nin penaltısından, orta sahadan çıkan futbolcuya kalkan ofsayt bayrağından bahsetmiyor. Belediye maçında yüzde yüz faulle atılan golden, Hakan Balta ve Ayhan'a çıkmayan kırmızı kartlardan sonra hâlâ açıkça kendisine üç puanı veren hakemlere çatabilen Polat'a Türk futbolu adına sorulması gerekenler de sorulmuyor. 'Meydan nasıl olsa boş' diye isteyen istediği gibi atını sürüyor. Polat'ın tek taraflı verdiği beyanlar, G.Saraylı fanatik taraftarların hoşuna gidebilir. Aynı sempatiyi G.Saraylı yazarlar ve yorumcuların hiçbir yoruma gerek duymadan ve soru bile sormadan kayıtsız şartsız kabul eder gibi görünüyor. Bu durum 'nereye kadar kaçacakları' sorusunu gündeme getirir ki işte asıl düşünülmesi gereken konu budur.
Fenerliye geçit yok Pazar akşamı saatler duracak, sokaklar boşalacak. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki futbolseverler de ekran karşısında olacak. Bir sınav vereceğiz, umarım geçen sene Ali Sami Yen'de olduğu gibi sınıfta kalmayız. Kazanan büyük ihtimalle şampiyon olacak. Yenen sevinsin, yenilen de hazmetsin. Her şey saha içinde olsun bitsin. Ama görüyoruz ki, işi şimdiden saha dışına taşımaya çalışıyorlar. Kendilerine yapılanlara kıyameti koparanlar, yaptıklarını sorgulamıyorlar bile. Yeni federasyonda PFDK Başkanı, Hukuk Kurulu Başkanı, TFF Başkan Vekili, hepsi G.Saraylı. TFF başkan danışmanı eskiden G.Saraylılardan başkasına güven vermemiş olan Ahmet Güvener, o da G.Saraylı. Ama ne yapıyorlar, kurullardaki tek F.Bahçeli Kemal Dinçer'i hedef gösteriyorlar. Onlara göre federasyonun içinde tek bir F.Bahçeli olmamalı. Yani diyorlar ki, "Biz demokrasiyi çok severiz. Yalnız bizim için işlemesi kaydıyla." Tatlı su demokratlarının demokrasi anlayışı ne yazık ki bu şekilde oluyor. Yaramaz çocuklar gibi 'hep bana hep bana' diyorlar. İşin kötüsü doymak da bilmiyorlar.