Dinçer ve Kurulu! Beşiktaş ve Galatasaray kulüpleri başta, federasyon anlamında şüphe ile bakılan kurulların başında Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu geliyor. Bunun sebebi de Kemal Dinçer'in bir zamanlar Fenerbahçe'de menajerlik yapmış olması. Bu konuda ben de eleştiri yaptım ve öküz altında buzağı arayanlara çanak tutulduğunu belirttim. Ama hemen söylemeliyim ki, o eleştirilerime saplanıp kalmadım. Gelişmelerin takipçisi oldum. Bu bakışla Fenerbahçe-Kayseri maçında yaşananlar, Dinçer'in icraatlarını görmek açısından önemli bir fırsattı. Ortada Fenerbahçelilik yapan bir başkan mı vardı, yoksa işini yapmaya çalışan bir başkan mı? Öncelikle maçı çıplak gözle izleyen başkan Kemal Dinçer'in nabzını tuttum. "Satılmış Kayseri tezahüratını ben de duydum ama ne kadar sürdü farkında değilim" dedi. Bu bir itiraf değil samimiyetti. Bu samimiyetin olayın takibinde olup olmayacağı benim açımdan çok önemliydi. Doğal olarak bu konuyu araştırdım. Kemal Dinçer, kendi kulaklarıyla duyduğu tezahüratın raporlarda yer almaması üzerine, maçın temsilcileri Cemil Tonbul ve Fahreddin Selçuk'tan ek rapor istemiş (Tarafsız bir insanın yapması gereken de budur). Tonbul ve Selçuk ek raporlarında "5 bin 195 kişinin yer aldığı tribünden 250-300 kişi kısa süreli olarak 'Satılmış Kayseri' tezahüratı yaparken tribünün büyük bölümü onları susturdu..." şeklinde görüş belirtmişler...
Bugünlük manzara böyle Raporlar ve ek raporlar böyle olunca Fenerbahçe, PFDK'lık olmadı. Bu da doğal. Maçı çıplak gözle izlemediğim için yapılan kötü tezahüratın sürekliliği konusunda yorum yapamam. Zaten beni burada asıl ilgilendiren Dinçer'in tutumudur... Olayı takip etmesi, ek rapor istemesi gözden kaçmaması gereken önemli ayrıntılardır. Birçoğumuzun korktuğu gibi bir Fenerbahçelilik yok bu tavırlarda. Bana düşen öğrendiğimi sizlerle paylaşmak. Futbolda güvenin geri gelmesini istiyorsak bunu yapmaya çalışanları da tam aksine güveni zedelemek için uğraşanları da ortaya çıkarmalıyız. Şu anda Dinçer, güveni sağlamak için çaba harcıyor, yani aynı saflardayız. Saflar değiştiğinde, bilen bilir, onu da ilk yazan, en ağır şekilde yazan yine biz oluruz.