Formül! Zorluk derecesi yüksek maçlar, yüksek motivasyon ister. Beşiktaş bu problemini bir türlü çözemedi, çözemiyor. Kayserispor zorlu bir rakip, havası, sahası da cabası. Isırarak oynuyor Kayseri, dişe diş, göze göz. Dört büyüklere karşı yenilmeyen tek takım olması en başta bundan. Böyle bir takımı yenebilmeniz için her şeyden once, kora kor mücadele yapan bir orta sahanız olması gerekir. Beşiktaş orta sahasında oynayanlar bu özelliklere sahip değil. Ricardinho, Delgado, Serdar Özkan topu iyi kullanan fakat ikili mücadelelerde ayakta kalamayan oyuncular. Kayseri'deki çöküşün ilk sebebi bu. Biraz Tello maçın karakterine uygundu o da en kötü oyununu oynadı, çünkü yanında Cisse yoktu. Ligin ilk yarısında da üç maç kazandıktan sonar Kayseri'ye takılmış ve kendi sahasında bir puana razı olmuştu Beşiktaş. Şimdi onu da alamadı. Yine de telafisi var bu kayıpların. Bu nedenle kaybedilen 3 puandan çok Beşiktaşlı oyuncuların içinde bulundukları durum önemlidir.
Uyanık olmalılar Kadro yapısı savaşçı bir orta saha kurmaya elverişli olmadığına gore bu konudaki eleştirilerin de çok anlamı yok bu saatten sonar. Öbür taraftan zorluk derecesi yüksek maçlardaki gerginliğin altından kalkılamaması bir diğer önemli problem. Ligin ilk yarısındaki Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında da aynı manzara vardı. Rakibin profesyonelce yaptığı faullere, zaman çalma taktiklerine sinirlenerek karşılık verdi Beşiktaşlı oyuncular. Tıpkı Kayseri'deki gibi. Bu amatörlükten kurtulmaları şart. En gergin anlarda bile kontrolü kaybetmemek çok önemli. Bundan önceki bir çok maçta Beşiktaş skorda geriye düşse bile oyun disiplininden kopmayınca hem pozisyon üretti, hem gol attı, hem de kazandı. Söz gümüşse sükut altıntır misali, çenelerini değil ayaklarını konuşturmalı siyah-beyazlı futbolcular. Hakem hatalarına, rakiplerin profesyonel hilelerine karşı uyanık olmalılar. 90 dakika bittikten sonra, hakemden ya da rakipten yakınmak istemiyorlarsa düdük çalmadan gerekeni yapmalı ve kazanmayı bilmelidirler. Şampiyonluğun tek formülü de budur.