Aynalar Haftanın en fiyakalı takımı Antep'e 5 gol atan Fenerbahçe'ydi. Bir hafta önce kendine kilitlenen takımın, Gaziantep'te ruhunu özgür bıraktığını gördük. Fenerbahçe karşısında kendini kaybeden takımların kaybetmesi kaçınılmazdır. Gördük ki Deivid bu takımın en sessiz fırtınasıdır! Gördük ki Alex varsa çok şey vardır.
***
Bazen felaketlerden öğüt alınır. Bazen sükseli galibiyetlerden. Fenerbahçe'nin 5 gol attığı bir maçtan sonra, aksayan yanlarını tartışmak, bildik güzelliklerini alkışlamaktan daha önemlidir. 5 golden sonra forvetteki açığın kapandığını düşünmek, bu takımın geleceğine taş koymaktır. Çünkü en acil ihtiyaç budur.
***
Antep maçında altın suyuna batırılmış ayakkabılarla, paslı gerçekler arasında bir gezintiye çıkalım. Ve gerçekleri görelim. Görelim ki asıl meselenin Sivasspor maçından sonra başlayacağını ve Avrupa'daki düşlerin yarım kalmaması gerektiğini hatırlatmış olalım. Çünkü sevmek, kendini tanımaktır önce. Yalancı alkış kadar tehlikeli tuzak yoktur.
***
Sivasspor, bir koşuda 3 puan daha aldı. Sivasspor'da kişi başına düşen mücadele, diğer takımlardan farklı. Onlar yeni bir tarihi inşa etmenin hesabında. Bu şartlanmışlık, yüksek gerilim demek. Yüksek gerilim de ummadık zamanlarda kayıpları fitillemektir. "Artık Sivasspor ile daha çok ilgilenmek zorundayız" diyen Feldkamp'ın şifresini çözmek zor değil. Sivasspor, en tepede oturdukça, her maçında birkaç rakip bulacak karşısında. Ve Üç Büyükler'in o geleneksel duvarını.
***
O duvarı yıkabilen bir takım vardı bir zamanlar. Hey gidi Trabzonspor! İflasın eşiğindeki görkemli futbol müessesesi... Ata yadigârı bir efsanesi vardı bu şehrin. Şimdi bütün kaleler bir bir düşerken, geleceğe de borçlanıyor üstelik. Kasımpaşa'da Özgür Öçal adlı bir genç var. Cumartesi gecesi ilk yarıda Beşiktaş'ın tozunu attı. Bu Özgür, Süper Lig'de her takımda oynar ama sorun bakalım kaç paraya oynuyor. Trabzon'da Hüseyin Çimşir yılda 1 milyon dolar alıyor, ne verdiği ortada. Hesap yapın bakalım, Ersun Yanal'ın aldıklarıyla, verdikleri arasındaki uçurumda Trabzon'un harcanmış kaç yılı yatıyor! Bu acıların bir iksiri var elbet. Görmek isteyenler için unutulmuş adreslerde duruyor. Şenol Ustaömer ve Hami Mandıralı'da...
***
Galatasaray-Bursaspor maçının bir yanı İngiltere Ligi'ni yansıttı. Öte yanı hakemin acizliğini. Bursalı Tum kırmızı kartlıktı. Kıran kırana mücadelede hakem Bülent Yıldırım'dan Servet'e özel izin çıkmıştı. Galatasaray'ın attığı golden önce Tum'a yaptığı iki hareket de fauldü ama alt tarafı bir faulün, üst tarafı gol oluverdi.
***
Beşiktaş, gol yemeden kalk borusunu duymuyor. Kazanırken cesur pozlar takınıyor ama şüpheler de inkâr edilemez. Hani "Her zaman papaz pilav yemez" meselesi gibi...
***
Her takım hayallerinin derinliğindeyken, su yüzüne çıkan gerçeklerden rahatsız olanı pek görmedim. Oysa aynalar insanların kendilerini görmesi için yapılmıştır. Dürüstçe bakmak yeterli.