Tribünler Beşiktaş eve çeki düzen verdi. Artık otomatiğe takılmış gibi oynuyor iç saha maçlarında. Kanatlar özgürce ileri çıkıyor, sahanın her alanında yardımlaşma mükemmel, hatlar arasındaki uçurumlar yok. Ligin ilk yarısında "Ben kendi bölgemde gereğini yaparım ötesine karışmam" zihniyetine sahip futbolcular şimdi ne iş olsa yapıyor! İyi de oluyor. İnönü'de, lig, Avrupa ve kupada üst üste sekizinci maçını kazanan takım tek kelimeyle kendine geldi. Ne var ki tüm bunlar İnönü'de geçerli. Deplasmanlarda aynı şeyleri söylemek kolay değil. Daha doğrusu futbol olarak iç sahaya yakın bir oyun sergilese bile dış sahalarda skor üretmekte zorlanıyor Beşiktaş. Şimdi üst üste iki önemli deplasman var. Biri Konya, diğeri Trabzon. Bu iki maçın kazanılması halinde takım tam anlamıyla özgüven kazanır ve Galatasaray maçına bomba gibi çıkar. Tigana, oyuncularına inisiyatif kullanma şansı tanıyınca Beşiktaş'ın çehresinin değiştiğini gördü. Ligin ilk yarısında futbolcularına sıradan bir serbest vuruşu nasıl kullanacaklarını dahi tarif eden Fransız, şimdi genel oyun düzenine sadık kalmak şartıyla bildikleri gibi oynamalarına izin veriyor. Doğrusu da bu.
Tahriklere dikkat Bu arada Beşiktaş iyiye giderken daha önce yaptığımız bir uyarıyı tekrar gündeme getirmemiz şart oldu. Tüm diğer takımların taraftarları gibi Beşiktaşlılar da dikkatli olmalı. Sezon başından beri neredeyse her maçtan sonra bir Beşiktaş dosyası gidiyor PFDK'nın önüne. Bu işin şakası yok. Şu küfür illetinden vazgeçmek şart. Gaflete düştük, her şey bir anda oldu, bir kişi başlayınca arkası geliyor türünden mazeretleri kimse dinlemez. Takım iyi gidiyor, artık öfkelenecek, hakem hatalarına isyan edecek, rakibin tahriklerine kapılacak zaman değil. Tribünler her türlü gerilimden uzak, şenlik yerine dönmeli. Taraftar bunu yaptıkça sahadaki şov daha da güzelleşecektir.