Kuyu kapandı, işin sırrı bu Del Bosque ile başlayan bir sorundu Beşiktaş orta sahasındaki boşluk. Kartal, 4-4-2 oynamaya çalışıyor ama savunmacılar ileri çıkmayıp, kanatlardakiler ortaya gelmeyince sahanın ortasında, rakipleri yerine Beşiktaş'ı yutan, 'Bermuda şeytan üçgeni' oluşuyordu. Bu sezonun ikinci yarısına kadar istisnalar hariç, genellikle Beşiktaş mahkum oynuyor ve kendi oyununu rakibe kabul ettiremiyordu. Del Bosque bunu farketse de nedenini çok farklı şekilde açıklıyordu. İspanyol teknik adam, "Bütün sorun konsantrasyon, bazen maç içinde kopup giden oyuncularım var" diyordu. Beşiktaş motivasyon problemi de yaşıyordu bu doğru bir tespitti fakat ortadaki boşluğu açıklamak için yeterli değildi.
Çünkü o motivasyon derdi, Lucescu döneminde de vardı. Rumen teknik adam "Özellikle maçın ve ikinci yarının başlarında oyuncularım uyku pozisyonuna geçiyorlar." derken bunu kastediyordu. O dönemde, bu soruna rağmen Beşiktaş sahanın patronu olabiliyordu. Dolayısıyla Del Bosque'nin, kötü futbolu motivasyona bağlaması yanlıştı. Gerçek sorun orta sahada etkisiz kalmaktı. Rıza Çalımbay'ın Koray'ı getirmesinin en önemli gerekçesi buydu. Rizespor'da Fahri ile birlikte ön libero oynayan Koray bu bölgedeki boşluğu topla birlikte ileri çıkarak doldururken savunmanın da işini kolaylaştırıyordu. Ancak bir tek Koray'la olacak iş değildi. Çalımbay döneminde de Adem Dursun başta, etkisiz kanat oyuncuları sistemi çökertiyordu. Tigana geçen sezon 4-4-2'yi hayal edip, 3-5-2 oynarken iyi bir hava yakalayan Gökhan Güleç ve Bobo'nun performanslarıyla galibiyetler alıyor ama ortadaki boşluk da aynen duruyordu. Ligin ilk yarısındaki manzara da bundan farklı değildi. Bununla birlikte, çok ilginçtir, Del Bosque'yi haklı çıkarırcasına Beşiktaş son üç sezonda tüm sorunlarına ve ortadaki boşluğa rağmen iyi motive olduğu maçlarda üst düzey performan sergiledi. Fenerbahçe maçları bunun tipik örneğidir. Sezon başında da Tigana'yı şaşırtan motivasyon Süper Kupa finalinde gelmişti. Evet motivasyon sebeplerden biriydi ama gerçek neden yardımlaşma, arkadaşına güven ve özgüven konusunda yaşanan problemlerdi. Ligin ikinci yarısıyla birlikte arkadaşlık ve yardımlaşma dertleri sanki sihirli bir el değmiş gibi ortadan kalktı. Üst üste gelen galibiyetler ve daha önemlisi rakibe sahayı dar eden oyun anlayışı özgüveni de geri getirdi. Beşiktaş iyiye gidiyor ve ben hep söylediğimi yine tekrarlıyorum... Nasıl ki efsane kadronun zaferlerinde Gordon Milne'in yüzde 10'luk bile payı yoksa, bugünkü durumda da Tigana'nın daha fazla payı yok. Fransız Serdar Kurtuluş'u keşfedip kazanmak dışında bir şey yapmadı. Sanırım bunu kendisi de kabul ediyor!!!