Boyunun ölçüsünü Olimpiyatta görürsün!
Futbol, geçmişten bugüne dünyaya damgasını vurmuş bir spor dalı...Yüzyılımızın bu sporu, gelecek yüzyıllarda da bir numaralı spor branşı olmaya devam edecek.
Tartışmasız bu böyle ve bizim de buna hiçbir itirazımız olmaz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de popüler sporların liste başında...
Şampiyonluk maçlarında şehirlerin sokağa çıkma yasağı varmışçasına ıssız kalması, buna en iyi örnek... Sportif anlamda gidişatı ne kadar kötü olursa olsun, spor gündemimizin ilk sırasına oturan da her zaman futbol tabii ki...
Kavgalar daha önemli!
Bir spor etkinliği olmasının ötesinde sosyal bir vakıadır da futbol; yenildiğimizde toplum olarak demoralize olduğumuz, yendiğimizde ise birkaç gün hatta birkaç hafta adeta kendimizden geçtiğimiz...
Herhangi bir spor dalındaki Avrupa şampiyonluğundan çok çok daha önemlidir Arda Turan ile Fatih Terim arasındaki kavga... Yine, herhangi bir spor dalında elde edilen dünya şampiyonluğu, Süper Lig'deki iki kulüp başkanının kavgasının her zaman gerisinde yer alır medya dünyasında...
Süper Lig'deki bir futbolcunun performans değerlendirmesi, olimpiyat haberlerinden önce gelir ekranlarda, gazetelerde...
Bunları yazıyor olmamız hiç kimseyi, hiçbir kurumu kınadığımız anlamına gelmesin.
Kimsenin böyle bir hakkı da olamaz zaten. Çünkü talep bu şekilde olunca arz da ona göre oluyor, gazetelerin satması, televizyonların reklam alması gerekiyor.
Tek ölçü olimpiyattır Varsa yoksa futbol, tamam ama unutulmaması gereken başka önemli bir gerçek daha var. O da, bir ülkenin spordaki gelişmişlik kriterinin asla futbol alanındaki başarısı ile ölçülmediği...
Bu konudaki en büyük ve hatta tek ölçü diyebiliriz ki olimpiyat oyunlarıdır.
Öyleyse?
2012 Londra 39'uncu sıra, 2016 Rio 41'inci sıra...
Olimpiyatlarda ne kadarsan, sporda da o kadarsın… Kısa ve öz!...
TMOK, ACI GERÇEKLERi GÖZLER ÖNÜNE SERDi
Tür kiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin hazırlamış olduğu değerlendirme raporu, Türk spor teşkilatına zehir zemberek eleştirilerle dolu ve bizim haftalardır yazdıklarımızı destekler nitelikte...
Bu yüzden bu rapordaki bazı değerlendirmeleri burada yayınlayarak spor kamuoyunun ve okuyucunun dikkatine sunmayı önemli buluyorum.
TMOK raporunda diyor ki:
- Rio 2016 Türk kafilesinin performansıyla alakalı olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, federasyonlarımız, kulüpler, üniversiteler, antrenörler, spora yatırım yapan kamu ve özel kurumlar, spor bilimcileri herhangi bir çalışma yapmadılar.
- Olimpiyatlarda ilk on beş sırada yer alan ülkelerin spor yapılanmaları, kurumsallaşma, yetenek seçimi, yüksek performans planlama ve uygulamaları, olimpik hazırlık merkezleri, orta ve uzun vadeli stratejik planlamaları incelenip ülkemizdeki yapılanma ve uygulamaların seviyesinin yükseltilmesi araştırmaları yapılmalıydı. Yapılmadı.
- Her bir spor dalında olimpiyat aday kadrolarının performans ve destek kriterlerinin ölçülebilir ve şeffaf bir hale getirilip federasyonların web sitelerinden yayınlanması gerekiyordu.
Yapılmadı.
- 2020 ve 2024 olimpiyat oyunlarına katılması muhtemel aday sporcuların ve takımların federasyonlarımızca hemen belirlenip, 4 ve 8 yıllık planları yapılması gerekiyordu.
Yapılmadı.
- Olimpiyat hedefli sporcuların üst düzey antrenörlerle çalışması gerekiyordu. Olimpik antrenman merkezlerinin kullanılması gerekiyordu. Performans testleri ve değerlendirilmesi gerekiyordu. Yapılmadı.
- Yurt dışında ve içinde üniversitelerle işbirliği yapılması gerekiyordu. Ülkemizde dünyadaki başarılı olimpiyat merkezleri örneklerinin kurulması gerekiyordu. Sporcularımızın da bu merkezlerde çalışması gerekiyordu. Yapılmadı.
- Ülkemizde bölgelere göre üniversitelerle işbirliğine gidilerek, dünya çapında spor bilimcileri yetiştirilmesi ve onların kurslara ve stajlara gönderilmesi gerekiyordu. Gönderilmedi.
- Günümüz sporunda, ülkeler dünya sporunu yöneten uluslararası kurum ve kuruluşların yönetimlerinde temsil edilmek ve dolayısıyla söz sahibi olmak suretiyle ulusal sportif çıkarlarını koruma gayreti içindedirler. Oysa sizler, uzun yıllar çalışarak bir yerlere gelme başarısı gösteren federasyon başkanlarına bile o koltukları çok gördünüz.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin raporunu kısaca özetlemeye çalıştım. Cümlelerin sonundaki olumsuz yüklemler tarafıma aittir. Yoksa, TMOK'un raporundaki cümleler '... meli, ...malı' gereklilik kipiyle, "yapılmalıydı" olarak son derece kibar bir şekilde bitiyordu.
Biz, sadece tercüme etik.
ANLAYANA SiVRiSiNEK SAZ…
Dünyaya sesini spor yoluyla duyurmaya çalışan veya sporu bir propaganda amacı olarak kullanan ülkeler için olimpiyat oyunlarının bittiği günün ertesinde, 4 yıl sonraki diğerinin çalışmaları başlar.
Olması gereken de budur.
Ya bizde, bizdeki manzara nedir? Gören, bilen, en önemlisi dert eden var mı?
Ne çok isterdik spor teşkilatı ve federasyonlarımızın bu konuda harıl harıl çalışmasını… Zaman zaman bir umutla, çalışıyorlar diye hayal ediyor, heyecanlanıyoruz ama her defasında hayalden öteye gidemeyeceğimizi anladığımız olayları karşımızda buluyoruz. Öyle ki bazen, "Sanki bizimkilerin muaf oldukları tek şey sportif başarı" diye düşünmemek elde değil..
Türkiye'deki spor paydaşları içinde ülke sporuna en az katkısı olan, IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ile Türk Spor Teşkilatı arasındaki yazışmaları yapmaktan başka bir işi olmayan TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) bile Rio Olimpiyatları'nı değerlendiren bir rapor hazırlama gereği duymuş.
Spor teşkilatımız tarafından 2016 Rio'nun bittiği günden bugüne kadar, fotoğrafını çekilip, performansımızın değerlendirildiği bir sonuç raporuna veya 2020 Tokyo hazırlıklarına yol haritası olacak başka bir rapora, bir broşüre hiç rastladınız mı?
Bildiğimiz kadarıyla spor teşkilatı şimdilerde daha başka şeylerle o kadar meşgul ki, spora ayıracak vakti bulamıyor. Yıllarca kendi tırnaklarıyla kazıyarak, uğraşıp didinerek, uluslararası federasyonların yönetimlerine girme başarısı gösteren federasyon başkanlarını değiştirme gayreti içinde teşkilat… Vakit bulup da asli görevine bir türlü dönüp bakamıyor.
Ee…Kolay gelsin o halde… Geçen hafta da yazdık; 2012 Londra kaçtı, 2016 Rio el salladı.
2020 Tokyo şimdiden kayıp… Davul zurna çalmaya gerek yok zira anlayana sivri sinek saz..
Vizyonunu genişletmediğin, değiştirmediğin müddetçe istemediğin başkanı, istediğin başkanla değiştirsen n'olur?
Olimpiyat kürsüsünü geçtim;
Balkan şampiyonalarındaki kürsüleri bile aramaya peşinen razısın demek sen...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.