FIFA'nın karanlık yüzü
Dünya şampiyonaları dağıtılırken dönen rüşvetler bir yana, başkan dahil FIFA'da çalışanların kaç para aldıkları bile belli değil. Pastayı nasıl paylaştıklarını kimse bilmez. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ni (IOC) de unutmamak gerekiyor
Baştan belirtelim ki yukarıdaki başlık bize ait değil… Deyim yerindeyse FIFA eski başkanı Sepp Blatter'in ipliğini pazara çıkaran, yediği haltları ortaya döken gazeteci Andrew Jenings'in 2006'da çıkan kitabının adı... Kitapta, Blatter'in FIFA macerası olanca çıplaklığı ile anlatılıyor...
FIFA'nın efsane başkanı Joe Havelange'ı devirdiği seçimlerde oynadığı oyunları ve dağıtılan rüşvetleri okusanız dudağınız uçuklar. FIFA kongresinde işi o kadar ileriye götürmüş ki, Karayip Denizi ülkelerinden birinin uzaklık dolayısıyla gelemeyen delegesinin yerine, kendi lehine arkadaşının kız arkadaşına oy kullandıracak kadar gözünü karartmış.
Daha sonrasında en ciddi rakibi olan UEFA Başkanı Lennart Johansson ile yarıştığı seçimlerde de bildiği yöntemlerden şaşmamış Blatter...
FIFA'da dünya şampiyonaları dağıtılırken dönen rüşvet çarkını bilmeyen yoktur.
En son 2018 Rusya ve 2022 Katar'a verilen organizasyonlarda dönen dolaplar, hala herkesin dilinde…
Para akışı hayalleri zorlar
FIFA'daki karanlık ilişkiler ağı, aslında 1974 yılında Sör Stanly Rous'un, Havelange'a karşı kaybettiği seçimle başlar.
Havelange'a seçimleri iş adamları kazandırmıştır ve o tarihten itibaren de ipler onların elindedir.
Bunu, FIFA yöneticileri ile birlikte tutuklanan beş iş adamından da kolayca anlayabiliriz.
FIFA, spordan para kazanan dünyanın en büyük iki kurumundan birisidir. Diğeri ise Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)…
Bu iki kuruluşa öylesine büyük bir para akışı vardır ki hayalleri zorlar.
Ve bu paraların yönetimi, tamamen başkanların inisiyatifindedir.
Dünya şampiyonaları dağıtılırken ortada dönen rüşvet paralarını bir yana bırakalım, başkan dahil FIFA'da çalışanların hangi paraları aldıkları bile belli değildir. Bu büyük pastayı nasıl paylaştıklarını kimse bilmez.
FIFA böyledir de, uluslararası federasyonların diğerleri çok mu masumdur?
Elbette ki hayır!..
Başta IOC olmak üzere diğer bütün uluslararası federasyonların çalışma yöntemleri benzer şekildedir.
"Hepsi yolsuzluğa batmıştır" diyemeyiz ama çoğunluğu, kasalarına giren para oranında FIFA'dan daha farklı yönetilmezler. Onların da kendilerine göre ellerindeki ürünlerinin bir fiyatı vardır ve bilindik yöntemlerle mallarını pazarlarlar.
Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF) benzer bir olayla çalkalanmış ve kirli çamaşırları ortaya dökülmüştü.
Ben şimdi asıl bombayı bekliyorum.
FIFA'dan, IAAF'tan bu manada hiçbir eksiği olmadığı gibi fazlası olan, hatta çok daha büyük kirli paranın döndüğü Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ne zaman patlayacak?
Turpun büyüğü tezgahta öne bir çıksın, asıl şenlik o zaman…
İNFANTİNO DA NEREDEN ÇIKTI?
IFA'nın yeni başkanı kim olacak tartışmaları yaşanırken hiçbir yerde İnfantino ismine rastlayan var mı?
En büyük iki aday, UEFA Başkanı Platini ile mevcut başkan Blatter idi. Yolsuzluk belası ikisinin de başını yiyince geriye kalan adaylar, Salman bin İbrahim, Ali bin el Hüseyin ile Jerome Champagne oldu. Ancak adeta tombaladan çıkan UEFA Genel Sekreteri İnfantino, favori adaylara diz çöktürdü.
Yarışın ilk turunda İnfantino'nun 88 oyuna karşılık Salman 85, Hüseyin 27, Champagne de 7 oy aldı. En çok oy alan iki adayın yarıştığı ikinci turda, İnfantino 115'e çıkarken Salman 88'de kaldı. Yani sadece üç oy artırabildi Salman..
Oysa bakınca, mantık olarak Hüseyin'in aldığı oyların tamamına yakınının Salman'a gitmesi gerekmez miydi? Ayrıca, Salman kazanabilseydi ilk defa adının başında "Şeyh" sıfatı olan birisi FIFA başkanı olacaktı.
İnfantino ve finito
Çok uzun sürmez. Önümüzdeki günlerde yine kirli çamaşırlar ortaya saçılmaya başlar ve Hüseyin'in oylarının hangi pazarlıklar ya da dağıtılan rüşvetlerle İnfantino'nun hanesine yazıldığını öğreniriz.
İnfantino ve finito (İtalyanca bitti) kelimesi ne zaman bir araya gelecek, bekleyelim görelim.
Hiçbir ot taşın altında kalmıyor zira…
KAZANANLAR KULÜBÜ
Sistemin güzelliğine bakar mısınız; bu sistemde kesinlikle kaybeden yok!
Her bir koltuk sahibi, işgal ettiği yer oranında kazanıyor. Kazanç dediysek sadece maddi anlamda değil. Her açıdan; prestij, etkileme, popülarite...
En tepede Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)...
Onun altında uluslararası federasyonlar;
FIFA, FIBA, IAAF, FIVB vd...
Daha sonra kıta federasyonları;
UEFA, ULEB, LEN, CEV vd...
Sonra ulusal federasyonlar; TFF, TBF, TVF, THF vd… Sonra spor kulüpleri; FB, GS, BJK, TS vd.
Bu sistemde kaybeden başkan ve yönetici gördünüz mü hiç?
Bundan daha güzel bir saadet zinciri olur mu?..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.