Kaf Dağı
Galatasaraylılar 2022'ye umutla girmek istiyordu. Mart'taki Avrupa maçına kadar bir hedef daha -heyecanı diri tutmak adına- önemliydi. Ziraat Türkiye Kupası, lig şampiyonluğu hayal iken elde kalan tek cazibeli hedefti. Galatasaray'ın geniş kadrosunun ortalama kalitesinin tespitine dair çok önemli bir maç izledik.
Sarı-kırmızılılar ilk 45'te yedikleri iki kontratak golüne boyun eğmiş bu iki gole ancak stoperi Alpaslan'ın, uzaktan attığı sürpriz golle karşılık verilebilmişti.
Galatasaray galibiyetine dair resmi bahis oranı 46. dakika itibarıyla 1,37 idi. Demek ki; beklentiyi en bilimsel şekilde raporlayan makam bile maçı Galatasaray'ın kazanacağına -hala- hayli emindi.
Derken; Cicaldau ile Barış çıktı, Kerem ile Halil oyuna girdi ve tüm iklim ev sahibi lehine değişti. Önce Halil, ardından Mohamed ile gelen gollerle skor 3-2 olunca stat coştu ve dakikalarca "dört sene üst üste şampiyon olduk/ Avrupa'nın kralı olduk/ Gerçekleri tarih yazar/ tarihi de Galatasaray" tezahüratı haykırıldı... Keza; stres bitmiş ve akla "mart" gelmişti. Galatasaray'ın, bir alt ligde düşmemeye oynayan, İstanbul'a hayli eksik bir kadroyla gelen Denizlispor'u dahi yenmeye ihtiyacı vardı. Galatasaraylılar, yeni yıla sadece umutlu değil mutlu girmeyi seçmişti. Aristo'nun dediği gibi;
H H H
"Mutluluk doğru ve güzel düşüncelerle düşünebilmeyi bilmektir". Düşünceler güzeldi fakat gerçekler acıydı.
Cömertçe harcanan sayısız gol pozisyonunun ardından, Alpaslan'ın kırmızı kartı ve son saniyede kornerden yenen "skandal" bir golle, sarı kırmızılıların ansızın beliren mutluluğu da umudu da yerle bir olmuştu.
Mart ayına ve bu takıma dair umutlanmaya daha hayli zaman ve kat edecek mesafe var. Mutluluksa -adeta- Kaf Dağı'nın bile ardında. Tarih yazan Denizlispor'u (başta Fatih Tekke ve kaleci Abdülkadir olmak üzere) yürekten tebrik ediyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.