12 ve 21
Yine golsüz berabere biten bir ilk yarı vardı ama bu kez son haftalardakine göre "bi' tık" daha iyi bir Galatasaray izlemiştik, doğrusunu söylemek gerekirse. Bekler ya maç sıklığından ya da form durumlarından dolayı değişmiş ve bu durum (ben dahil) hiç kimse tarafından yadırganmamıştı. Tıpkı Diagne ve Feghouli'nin yokluklarının yadırganmadığı gibi… İkinci yarıya hızlı giren Galatasaray Adana'da öne geçeceği hissini uyandırmaya başlamıştı ki kalesinde kendi futbolcusu Yunus Akgün'ün golünü gördü.
Soruyorum; hoyratça Demirspor'a kiralanan Yunus, mevkisinde yer işgal eden ya da beğenilen hangi Galatasaraylı futbolcudan daha kötü (ilginçtir cümle bitti Yunus, muazzam bir gol daha attı)? Futbol, hayata dair o kadar çok ibretlik hikaye barındırıyor ki…
***
Yunus'un dün akşamki unutulmaz performansı kariyerinde çoktandır hak ettiği çıkışı sağlayacak gibi duruyor. Galatasaray'da mevcut yönetim, teknik heyet ve oyuncu grubu için Mart ayındaki Avrupa maçlarına kadar "su kaynatmadan" ilerlemek artık çok ama çok zor.
Oyuncu kalitesi kötü, oyun zayıf, hoca tribünde, yönetim eksile eksile yol alıyor… İvedilikle bu gidişata "dur" diyecek bir şeyler yapılmalı.
Fatih Terim gibi güçlü, deneyimli ve başarılı bir karakter bu ve benzeri durumlarda yapılacak ilk şeyin; özeleştiri olduğunu biliyordur, eminim. Avrupa sınavları hoş bir heyecan yaratsa da Mart ayına daha çok var.
Puan cetveline bakıldığında Fatih Terim'in takımı lig sonuncusuna 12 puan (düşme hattına daha da yakın), lig liderine 21 puan uzaklıkta.
Hocanın, kendi memleketinde, kendi oyuncusunun attığı iki golle uğradığı bu yenilgi kariyerinin en kötü akşamlarından birini yaşattı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.