Kim daha az kötü?
Galatasaray bir şekilde hâlâ zirvede… Peki; Galatasaray'a 'iyi yolda' demek mümkün mü? Gerçi; Beşiktaş ve Fenerbahçe için de, farklı gerekçelerle aynı soru yöneltilebilir, o ayrı bir yazı konusu.
Yazının adı da; "Kim daha az kötü?'' olurdu şüphesiz.
"Bizim takım daha az borçlu'', "Biz transferde daha az kazıklandık'', "Biz Avrupa'dan daha geç elendik'', "Bizim alt yapımızın zemini daha iyi'' ve benzeri tuhaf cümleleri olan ezeli rekabetlerimizden de bu beklenirdi zaten.
Haydi şimdi haftanın bu ilk iş gününde, işte, okulda, metrobüste bunu tartışalım; "hangimiz daha az kötü oynuyor?'' Galatasaray kötü oynuyor, kötü yönetiliyor. Galatasaraylı futbolcular kendi kaderleriyle baş başa.
Onlar isterse (örnek; Bursaspor maçı) ancak bir şeyler oluyor.
Hangi hakem iyi ki?
Bu strateji, rasyonelite yoksunluğunda çokça saha içi disiplinsiz hareketlere tanıklık ediyoruz. Dün akşamki maçta hakeme dair de önemli detaylar var ama, hangi hakem iyi ki? Konuşmaktan ve yorumlamaktan sıkıldım. İtiraf etmem gerekirse; hakemler bu haldeyken bile, oyun, takım ve maç kalitemiz içinde en önemli sorunumuzun onlar olduğunu düşünmüyorum.
Tolga Ciğerci sıkıntısı
Sonuçta; kim daha az kötüyse o şampiyon olacak bu sezon. Özetle, Galatasaray taraftarı kötü futbola üzülmesin, bu ortamda Galatasaray sezon sonuna kadar kovalayacak şampiyonluğu.
2016-17 sezonunun şampiyonluğunu (şu an için) en çok hak eden takımın Medipol Başakşehir olması başlı başına bir tez konusu.
"En büyük biziz'' körlüğü içindeki tüm büyük takımlarımıza güzel bir tokat olur doğrusu.
Umarım spor endüstrisinin akademisyenlerinden bazıları bu konuyu dert ediniyordur.
Kısa kısa bir iki cümle söylemek zorundaysam.
Dün akşamki maçta, Galatasaray'da sahanın en iyileri Lionel Carole ile Wesley Sneijder'di.
Tolga Ciğerci'nin yokluğu büyük sıkıntı.
Eren Derdiyok bence yedek beklemez.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.