GİYOTİN
G.Saray'ın şu anki yönetimine, pek çok ''kulüpçü'', ''acemi'' ve ''beceriksiz'' diyor. Benim kendileri için en uygun gördüğüm sıfatsa; ''naif'' (saf, deneyimsiz, sade, doğal). Divan Kurulu'nda Fatih İşbecer'in ''G.Saray fakirleşirken, birileri zenginleşmiş'' cümlesi bendeki bu algıyı hayli pekiştirdi doğrusu.
Naifliklerinin en büyük şansları olduğu düşüncesindeyim. Acaba; kaçınılmaz(!) ''lise vesayeti'' gölgesinde , Yarsuvat gibi, ''mecburiyetten başkan'' olmuş birisinin ardından, el yordamıyla oluşturulmuş bu heyetten çok şey mi bekliyorum? Özbek yönetimindeki isimlerin çoğu, kendilerini hayli zorlu bir dönemde ''taşın altına elini koymuş'' neferler olarak görüyor.
Seçim kararı alıp kaçsınlar!
Tarih onları, transfer yasağı, Avrupa 'dan men gibi tehditlerin kıskacında, kulübü nasıl idare ettikleriyle ve -başta futbol olmak üzere- ''sportif başarı'' ile değerlendirecek. İlk klasmanda fena gitmiyorlardı ama, şimdi de 30 küsur milyon TL'lik vergi cezası ile tökezlediler.
İkincisiyse herkesin bildiği üzere pek iyi gitmiyor, umut da vaad etmiyor.
Ama hala, birkaç hamleyle kalıcı eser bırakabilme şansına sahipler... 1- Yaşananların müsebbiplerini bulmak, açıklamak, bedelini ödetmek... 2- Kulübü menajerlerin at koşturduğu bir cazibe merkezinden, yetenekli ve genç futbolcuların top koşturduğu bereketli bir tarlaya dönüştürmek için çalışmak… 3- G.Saray'ı, hepi topu birkaç yüz liselinin, gelir, nüfuz ve reklam kapısı olmaktan kurtarıp, bir 'DÜNYA KULÜBÜ' olarak yeniden yapılandırmanın adımlarını atmak...
Eğer; bu seneki hedefleri ''birkaç gülümseten transfer, birkaç derbi galibiyeti, uyarına gelirse bir de kupa'' gibi bir şey ise, derhal seçim kararı alıp kaçsınlar!
Çünkü; olası çöküşün faturasını onlara ödetmek uğraşında olanlar, kılıçlarını çekmekle yetinmedi, lisenin bahçesine kurdukları giyotinin bıçağını biliyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.