Şikenin siyasallaştırılması yerine
- Salih Tuna Yazıları
- 17 Mayıs 2012, 22:22:03
Kaç gündür "şikenin siyasallaştırılması" başlıklı bir yazı düşünüyordum; masa başına oturunca vazgeçtim.
Çünkü bu konu ne şekilde ele alınırsa alınsın, söz konusu "siyasallaştırma" ameliyesine katkı sunmaktan öte geçmeyecektir.
Önümüzdeki en büyük tehlike de budur. Kimin ne söylediğine değil, sadece nerde durduğuna bakılıyor. Yani herkes kendi tribününden gelen sesin doğru kabul edilmesi gerektiğine inanıyor.
Hal böyle olunca da kulağa hoş gelene doğru, hoş gelmeyene yanlış muamelesi yapılıyor. Yazık ki yazık, futbol bu kadar "hoşluğu" kaldırmaz.
* * *
Trabzonspor bu ligde yer almaya devam edecekse başarıya artık mahkumdur. Başarılı olmak da her şeyden evvel, sahaya çıkıp takır takır top oynayarak (yenilsen de yensen de) rakiplerinin saygısını kazanmaktır. Haksızlığa uğratıldığına inanıyorsan, hangi takıma haksızlık yapıldığını oynadığın futbolla göstermek zorundasın.
* * *
Bu işler böyledir; "dün" konuşulsa da "gün"e bakılır. Bugün yürümeyi başaramazsan, düne dair söylediklerini dinleyecek kulak da bulamazsın.
Maalesef kendin söyler kendin dinlersin. Hatta efkarıumumiye nezdinde maval okuyan, sürekli arıza çıkaran, cazgır bir takım konumuna indirgenirsin. Ama bugün aslanlar gibi yürüyebilirsen, "bu takım dün niye yürümedi" sorusunu duymaya başlarsın.
O zaman da dün nasıl çelme yediğini anlatırsın.
Zamanı gelmiş bir cevaptan daha etkili ne vardır?!
* * *
Trabzonspor takımının (geçen sezon boyunca) rakiplerine oranla daha fazla maç oynaması "dezavantaj" sayılabilir. Ama hiçbir dezavantaj, Avni Aker'deki Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında oynanan o aciz futbolu izah etmeye yetmez.
Ona bakarsan Fenerbahçe sezon boyunca herkesten daha zor koşullar altında oynadı. Lakin, "Bileğimizin hakkıyla şampiyon olduk" diyebilmek için öyle top oynadılar ki, (mesela) Trabzon'daki son maçta hakemi de yenmeyi başardılar.
Sen ne yaptın peki?
Madem haksızlığa uğratıldığını söylüyorsun; (sezon boyunca) neden haksızlığa uğratılan bir takım gibi oynamadın?
Neden dosta düşmana karşı "Bu takıma haksızlık yapıldı" dedirtecek bir kadro kurmadın?
Demem o ki; Trabzonspor yönetimi kimlerle dans ettiğini behemehal fehmetmeli, PR ve algı yönetimini asla ve kat'a ihmal etmemelidir.
* * *
Trabzonspor sadece Trabzonluların takımı olacaksa rakipleriyle başa çıkamaz.
Büyük meblağların döndüğü günümüz futbol çarkına elini kolunu kaptırır sadece.
Haliyle rakiplerine heyecan vermekten veya gönüllerin şampiyonu olmaktan öte geçemez.
Şayet Trabzonspor, bordo-mavili renklere gönül veren herkesin takımıysa (ki öyle olmalıdır) buna uygun şekilde hareket etmelidir.
Bin tane örnek vermek mümkün şimdilik iki tanesiyle iktifa edelim: Mesela, önümüzdeki sezon açılışı Batman veya Van'da yapılsın. Mesela, Avni Aker'de dakika 16 dedi mi "Bursa, Bursa, Bursa"tezahüratları yükselsin.
Unutulmasın: Hiçbir ses karşılıksız kalmaz.
Çünkü bu konu ne şekilde ele alınırsa alınsın, söz konusu "siyasallaştırma" ameliyesine katkı sunmaktan öte geçmeyecektir.
Önümüzdeki en büyük tehlike de budur. Kimin ne söylediğine değil, sadece nerde durduğuna bakılıyor. Yani herkes kendi tribününden gelen sesin doğru kabul edilmesi gerektiğine inanıyor.
Hal böyle olunca da kulağa hoş gelene doğru, hoş gelmeyene yanlış muamelesi yapılıyor. Yazık ki yazık, futbol bu kadar "hoşluğu" kaldırmaz.
* * *
Trabzonspor bu ligde yer almaya devam edecekse başarıya artık mahkumdur. Başarılı olmak da her şeyden evvel, sahaya çıkıp takır takır top oynayarak (yenilsen de yensen de) rakiplerinin saygısını kazanmaktır. Haksızlığa uğratıldığına inanıyorsan, hangi takıma haksızlık yapıldığını oynadığın futbolla göstermek zorundasın.
* * *
Bu işler böyledir; "dün" konuşulsa da "gün"e bakılır. Bugün yürümeyi başaramazsan, düne dair söylediklerini dinleyecek kulak da bulamazsın.
Maalesef kendin söyler kendin dinlersin. Hatta efkarıumumiye nezdinde maval okuyan, sürekli arıza çıkaran, cazgır bir takım konumuna indirgenirsin. Ama bugün aslanlar gibi yürüyebilirsen, "bu takım dün niye yürümedi" sorusunu duymaya başlarsın.
O zaman da dün nasıl çelme yediğini anlatırsın.
Zamanı gelmiş bir cevaptan daha etkili ne vardır?!
* * *
Trabzonspor takımının (geçen sezon boyunca) rakiplerine oranla daha fazla maç oynaması "dezavantaj" sayılabilir. Ama hiçbir dezavantaj, Avni Aker'deki Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında oynanan o aciz futbolu izah etmeye yetmez.
Ona bakarsan Fenerbahçe sezon boyunca herkesten daha zor koşullar altında oynadı. Lakin, "Bileğimizin hakkıyla şampiyon olduk" diyebilmek için öyle top oynadılar ki, (mesela) Trabzon'daki son maçta hakemi de yenmeyi başardılar.
Sen ne yaptın peki?
Madem haksızlığa uğratıldığını söylüyorsun; (sezon boyunca) neden haksızlığa uğratılan bir takım gibi oynamadın?
Neden dosta düşmana karşı "Bu takıma haksızlık yapıldı" dedirtecek bir kadro kurmadın?
Demem o ki; Trabzonspor yönetimi kimlerle dans ettiğini behemehal fehmetmeli, PR ve algı yönetimini asla ve kat'a ihmal etmemelidir.
* * *
Trabzonspor sadece Trabzonluların takımı olacaksa rakipleriyle başa çıkamaz.
Büyük meblağların döndüğü günümüz futbol çarkına elini kolunu kaptırır sadece.
Haliyle rakiplerine heyecan vermekten veya gönüllerin şampiyonu olmaktan öte geçemez.
Şayet Trabzonspor, bordo-mavili renklere gönül veren herkesin takımıysa (ki öyle olmalıdır) buna uygun şekilde hareket etmelidir.
Bin tane örnek vermek mümkün şimdilik iki tanesiyle iktifa edelim: Mesela, önümüzdeki sezon açılışı Batman veya Van'da yapılsın. Mesela, Avni Aker'de dakika 16 dedi mi "Bursa, Bursa, Bursa"tezahüratları yükselsin.
Unutulmasın: Hiçbir ses karşılıksız kalmaz.