Duayenler meclisi

Bugün ne Nazım'ın şiirlerinden ne de Abidin'in resimlerinden bahsetmeyeceğim. Uhud Savaşı'na da girmeyeceğim. Akşam Atv ekranlarında büyük üstat Oktay Kaynarca'nın sunduğu yarışma programı Alan'ı izledim. Elenen yarışmacıların miras bırakıp gitmelerini ve programa sempatik bir şekilde veda etmelerini hayranlıkla takip ettim. Namıdiğer Çakır'ın, Hızır Reis'in hafızalara kazınmış racon kesmelerinden sonra; Alan'da yarışmacısına ve seyirciye usta dokunuşunu imrenerek seyrettim. O an aklıma Mourinho geldi. Misyonları farklı da olsa, oyuncusuna ve taraftara dokunuşlarında çok benzerlik keşfettim. Neyse; Avrupa Şampiyonası, Amerika Kupası derken kendi sahnemize geri döndük. Taraftarların en sevdiği aylardayız. Her sabah uyandığında yeni bir transfer haberi peşinde koşan futbolseverlerin haz aldıkları günleri yaşıyoruz. Cicim ayları gibi... Trabzonspor'un planlı, Beşiktaş'ın sansasyonel transferler yaptığını söyleyebilirim.

Şampiyonluk adına tarihi bir yarış olacağından da eminim. Hayal satanlardan nefret ederim. Lakin umut vermek ayrı bir şey benim için. Fenerbahçe'den bahsediyorum. "Rakipler çalışıyor, Fenerbahçe ne yapıyor?" diye sessiz kalan sorular var. -Rahat olun diyorum... Rahat olun. Mourinho'yu ikna edip, İstanbul'a getiren mantık doğru ve net işler yapacaktır. Lugano maçına bir haftadan az bir zaman var. Yeni transferler henüz gelmedi. Bu sizleri asla karamsarlığa sürüklemesin. Kadro çok iyi. Takviyelerle de muhteşem olacak. Yeni F.Bahçe'nin doğumuna ramak kaldı. Yani biraz daha sabır. Hani klasik bir laf vardır ya; "Aşk kadına, sevmek ise adama yakışır" diye... Bu sezon sizler için, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey olacak... Ezber bozmaya hazır olun.